Yine olanlarla tek başıma başa çıkamayacağım bir zamanda ikizlerin evinde takımımı toplamıştım. Küçük ama sevimli balkondaki yuvarlak kırık beyaz masada oturuyorduk. Her zamanki gibi Türk kahveleri yapılmıştı. Onların küçük fincanlarındaki telve gözükürken benim mavi bardağım tamamen doluydu.
Kızlar sıra sıra konuşurken birbirilerinin söyledikleri önemli yerleri not alıyorlardı. Bense... Dirseklerim masadayken ellerim çenemde kafamı yukarıda tutmaya çalışıyordum. Çünkü tam şuan kafamı yere koysam 2 hafta kaldıramam, yani Emirhan'ın gideceği zamana kadar.
"Kızım hadi bir şey demiyorsun bari dinle." Başımı hareket ettirmeden gözlerimi karşımda oturan Büşra'ya kaldırdım.
"Sizi konuşun da ben dinleyeyim diye aramadım, benim adıma düşünün ve sonucu bana aktarın diye aradım."
Ve lafımın üzerine bana laf söylenmedi. Ne hissettiğime dair pek fikrim yoktu aslında. Yorgun? Evet yorgunum ama bu yorgunluğumun sebebi ne? Sinirli olmam mı yoksa hayal kırıklığına uğramış olmam mı? Aslında çok fazla seçeneğim var ama şuan bildiğim şey sanki kalbim atmıyormuş gibi hissettiğim.
"Demek bu yüzden o kadar depresifti." Kızların susarak bana bakmalarından anladığım kadarıyla içimdeki küçük tartışmayı dışarı taşımıştım.
"Yine Egenaz Hanımın bize söylemedikleri var." Ellerimi çenemden çekerek doğruldum ve çok da önemli bir şey olmadığını gözlerimi devirerek göstermeye çalıştım. Yine de ne olursa olsun anlattıracaklarını biliyordum, o yüzden ikinci ikaza ihtiyaç duymadım.
"Cumartesi gecesi bize gelmişti, bir şeyler anlatacak gibiydi ama vazgeçti." Söylediklerim kızların teorilerine yeni bir yön vermiş gibiydi. Hepsi aynı anda gözlerini benden ayırıp herhangi bir boşluğa diktiler. Akıl akıldan üstündür, şimdi de onlar düşünsün o zaman.
"Acaba senden ayrılacak mıydı?" Aynısı benim de aklımdan geçmişti ama...
"Öyle olsa gece neden benle kalmak istesin."
"Birlikte mi yattınız?" Ben yine aklımdan geçeni dışa vurduğumda kızlar aynı anda mahalleyi inletme çabası ile bağırdılar.
"Şşt. Şşt, manyak mısınız oğlum? Millete duyurmaya çalışır gibi... Ve parantez birlikte yatmadık, aynı oda da yattık. Artı bir parantez bundan kimsenin haberi olmaması lazım." Parantez açarken dişlerimi iyice sıktım, bunun gibi içinde tutulması zor olaylarda tehditkar gözükmem gerekiyor.
"Üf tamam be. O zaman belki de uzak mesafe ilişkisinin zor geleceğini düşünerek ayrılmak istemiş, ardından ise buna cesaret edememiş olabilir."
"Cesaret edememiş derken?" Şu sıra neden bunu duymak zorundayım? Ben korkunç muyum? Ayrılmasına izin mi vermeyecektim, üzerine kapıları mı kilitleyecektim? Ne yapacaktım ki ben? Ona kal demeyecek kadar gururlu bir insanım halbuki.
"Yani kötü anlamda düşünme hemen, sadece onunla uzak mesafe ilişkisine katlanabilir misin?" Bence bu kızlarla konuşmam gereken bir konu değildi, bunu Emirhan'la yüz yüze konuşmam lazımdı.
"Bilmem, hiç düşünmedim ki." Düşünmedim dediğim anda ilk defa düşünmeye başladım.
Gözlerin benim üzerimde olduğunun çok net farkındayım, bu yüzden kafamı kaldırmak istemiyorum ama bu sessizliğin sonunda sanırım...
Biliyordum, hepsi acıyarak bana bakıyor. Sanki 2 haftalık ömrüm kalmış gibi.
"Hadi ama kesin şöyle bakmayı."
"Kendini görsen inan bizden daha farklı tepki vermezdin." Nuray'ın bakışlarının daha çok istemediğim gibi olması ile ona bakmaktan vazgeçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...