"Naz, kızım?"
Babamın bu sakin kalmaya çalışan iyi baba hali, 'Hadi bana bir açıklama yap da yanımdaki delikanlıyı oturduğu yere gömmeyeyim.' gibi bir duruma tekabül ediyordu. Babamın biricik kızı olduğum için bundan en az hasarla kurtulacaktım tabii ki, lakin bu abartılı ve yanlış anlaşılmaya elverişli anlatım tarzı utanmama sebep oluyordu.
Şimdi önümde 3 seçenek var, ya susacağım ki bunu asla yapmam. İki, bahane uydur. Üç, gerçeği anlat.
"O gün Emirhan'la dertleştim. Çok içimde tuttuğum için de baya ağladım, e insan da ağlayınca yorulur." Korkudan put kesilen Emirhan, babam sakince konuşmaya başlamadan önce asla kendine gelemeyecek gibi görünüyordu. Yani tüm işi ben üstlenmiştim, yalnız ben seni balkondan aşağı sallandıracağım Zeki.
"İçinde tuttuğun şey ne?" Ne olursun bu sözü imalı söylemiş olma.
"Lise 1'de Bartu ile aramızda büyük bir kavga geçmişti. Emirhan, çok merak edince anlattım ve zor zamanlar olduğu için o anları tekrar yaşıyormuş gibi oldum." Ağzını kırayım çok gergin. Sofrada Zeki'den sonra tek konuşanlar ben ve babam olduk, en son Hulusi Amcanın tepkisini görmek için kafamı dönderdiğimde Emirhan'a gözlerini açmış karşıdakinin yeşil gözlerinden almaya çalışıyordu bilgileri.
Bu meyanda ben de Bartu'yu satmış bulunuyorum. Çok uzun zaman annem dışında kimse bilmemişti olanları, şimdi babamın gazabını nasıl engelleyeceğim ki ben?
"Naz doğruyu söylüyor. Ben göndermiştim bamyayı çocuklar yesin diye ama kendi tabağındakileri koyunca kızdım."
Sonunda, her şeye rağmen annem bariyeri kurmuştu. Anneleri sevelim. Gözleri sabahtan beri masada olan oğlan annemin samimi bir şekilde ortamı yumuşatmaya çalışması ile ilk yumuşayan oldu ve kesik kesik verdiği nefesini kasılan akciğerleri yüzünden garip bir şekilde 2 defa titreyerek verdi.
"Bartu ile ne oldu?" Babam yemişti... Dur bir dakika ortada yiyecek hiçbir şey yok ki, bu gerçek.
"Onu sonra mı konuşsak bak küçük Zeki aç kaldı. Aç kalmasın ki büyüsün, büyüsün ki ileride kendini büyük insanların gazabından korusun."
Seni yedim ben. Ortamı kendinin düz tavrının gerdiğini anlayan babam zoraki gülümseyerek, bunun zoraki olduğunu sadece aile fertleri anlayabilir, ellerini sofraya doğru açtı.
"Küçücük olayı ne kadar da büyüttük, kusura bakmayın tek bir tane kızım olunca ağlaması pek bir sinirimi bozuyor. Şimdi seni ağlatan Bartu olduğuna göre gidelim bakalım ben yokken ne kadar uzamış."
O zaman içimizden ne diyoruz? Has siktir. Ya ben babamın bu psikopat halinden ciddi korkuyorum ama. Yemin ederim, şu hareket bile edemeyen çocuk yerine kuzeni feda ettik ama şimdi Bartu'ya gidene kadar yol var. Ben o yolda babamı sakinleştiririm, en kötü üzerine annemi salarım. Çünkü büyük resme bakıldığında bunun sorumlusu annem.
"Bartu, ölecek mi?" Emirhan dünün korkusunu pek üzerinden atabilmiş gibi durmuyordu, sürekli kafasını kaldırıp bizim evin balkonuna babam bizi mi gözetliyor diye bakmaya çalışıyor.
"Ben bir şekilde babamı sakinleştiririm. Sen kendin için üzül, dün kurtulsak da aramızda bir şeyler olduğunu rahatça görebilecek bir adam."
"Ben ölecek miyim?" Donuk bakışları beni ister istemez güldürüyordu, lakin o bana bakmadığı için dalga geçen yüzümle bir türlü karşılaşamadı. Hadi bu saçma ana eğlence katalım.
"5 sene önce falan bir adam anneme asılmıştı daha sonra babam bunu duydu, bir sinirlendi bir sinirlendi. Diğer seferine gitmeden sadık tayfalarını yanına alıp kaçırmış bu adamı, bize de annem yeni anlattı. E tabii daha küçüğüz, kaldıramayız. İşte yolun tam ortasında, böyle bermuda şeytan üçgenine yakın atmışlar adamı denize. Bir daha da gören olmamış. Ayıptır söylemesi babam emekli oldu. Altı buçuk ayla kurtardın yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...