"Tavuk sote güzel de abicim neden içine mantar atıyoruz? O şemsiye sebze bile değil." İkizler masayı dizerken Nuray'ın mantarlarına laf atıyordum, o canlıyı cidden sevmiyorum.
Nuray sadece gülerek başını sağa sola salladı. O mantara aşıkken benim tiksiniyor olmam ve onun yüzünden yemem eğlendiriyordu onu.
En nefret ettiğim işlemlerden biri olan karıştırmayı yaparken, çünkü ondan başka bir şey beceremediğimden hep bu iş bana kalıyor, Nuray'ın telefonu çalmaya başladı. Hemen Nuray'ın dibinde duran telefonun ekranına bakmak için kafamı uzattım. Arayan Balçık'tı. Iy bunlar da birbirini bulunca sürekli sürekli bir konuşma arzusu oluştu. Aman dikkat et günde 150 defa aramazsan sesini unutursun. Lan sizin yüzünüzden Graham Bell keşke icat etmeseydim şu meleti diyor be.
"Alo." Nuray elindeki işi bırakıp hemen telefonun ekranını kaydırdı ve aramayı cevapladı. Sesi nazik olma isteğiyle kısık çıkmıştı. Ah dur bir dakika tiksinme duygumu tekrardan kazanıyorum. Teşekkürler vıcık çift.
Sarışın kız içeri odada babam olduğundan, arka odada annem çamaşır serdiğinden antrede sessizce konuşmaya çalışıyordu. Yalnız mutfakta tam 3 tane radar var güzelim, istediğin kadar sessiz konuş.
Konuşmanın sonlanmasına yakın yalnızlığı son bulan bücür yanımıza varmıştı. Teşekkürler, artık Bartu'nun da ne söylediğini duyabilirim.
"Benim mantar doğramam lazım, sonra görüşelim mi?"
"Ne yani mantar benden daha mı değerli?" Telefonun öteki ucundan gelen sesle yüzüm tamamen buruşmuştu, iğrenç. Arkama dönüp baktığımda benim verdiğim tepkinin aynısını tıpatıp aynı iki kızda da gördüm.
Nuray'ın kızarması ile olayın iğrençlik kat sayısı artmıştı. En son dayanamayarak elinden telefonu çektim ve dobra karakterimi içimde tutamayarak asla sesimi beklemeyen kişiye atarlandım.
"Mantar değerli çünkü o başlı başına bir organizma, sen hayvanların içine giriyorsun." Ve telefon anında kapanır, benim tarafımdan. Bu ne anasını satayım?
"Teşekkürler, artık yalnız olduğum için üzülmüyorum." Yüsra içimizdeki o mide bulantısını tek bir cümle ile özetledi.
"Ben de her an sevgilimden ayrılabilirim, ilişkilere bakış açımı o kadar etkiliyorsunuz." Büşra da yetmemişcesine pekiştirdi hisleri.
"Ben söyleyeceğimi söyledim daha laf atmama gerek var mı?" Nuray yüzünü buruşturup bizimle muhatap olmamak adına şuandan itibaren oluşumuna saygı duyduğum mantarları doğramaya girişti. Bence de öyle yap. Tek başına birimizle bile başa çıkamazsın.
Yemeğimizi yeyip annemin tehditleri eşliğinde her şeyi topladıktan sonra o merakla beklediğim telefonum sonunda çalmaya başladı. Masada duran telefonuma büyük bir hızla yapışıp aynı heyecanla ekranı kaydırdım.
"Alo. Hıhı. Tamam 1. kat, açıyorum kapıyı."
Sinan eve girer girmez kızların çoğunlukta bulunduğu ortama ben davet etmeden atılmış ve çantasından dizüstü bilgisayar çıkarıp yemek masasına koymuştu. Kızların bakışları aşırı şaşkınlık saçıyordu. Aynı zamanda Sinan'ın ortama girişi havayı soğutmuştu. Benim onu anlamam kızları pek ilgilendirmiyordu. Hâlâ onu sevemiyorlar.
"Bak bu admin paneli, buradan istediğin gibi yöneteceksin. Bu e-posta ile gireceksin." Sinan bir kaç şeyi gösterdikten sonra bilgisayarı bana doğru itti ve hayalimi, daha çok Büşra'nın hayalini, gözlerimin önüne serdi.
"E kız kim?" Biraz kendini ağırdan satsan keşke. Resmen bunu sadece kız için yaptığını düşüneceğim, düşündüm bile.
Admin arayüzünde merakla gezerken arkamda benimle aynı meraka sahip 3 kişiden tek yalnız olanı gözlerimi ekrandan ayırmadan gösterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...