Herkese selam, bir kaç okurumdan rica gelmişti, 'Bir bölümü Emirhan'ın ağzından yazar mısın?' diye. Ben de en başından Naz'la olan kısımları yazmayı planlıyordum, hikayeyi de tam anlamıyla yazamıyorken sizi fazla bekletmemek için bu bölümü yazdım.
Eğer ilgi duyulursa bu seriye devam ederim, tutulmazsa da silerim çünkü bizde racon böyle. Ama önce bir kaç sorum var;
Sizce bu bölümler hikayeyi olumsuz mu etkiler?
Veya başka bir yerde mi yazmalıyım?
Sonunda yeni okul. Annem öldüğünden ve yaşadığım bir kaç gereksiz olaydan ötürü okul değiştirmek ilaç gibi gelmişti resmen. Hele ki burs vermeleri kendimi önemli hissettiriyordu. Notlarım yüksek olmadığı için asla burs alamayacağımı düşünmüştüm her zaman lakin spor ve yetenek bursunu unutmuşum.
"Emirhan, kardeşim basketbolda iyisin eyvallah da futbol sıkıntı." Kayıt yaptırmaya geldiğim gün basketbol takımı beni o kadar hızlı aralarına aldılar ki 15 dakika geçmeden hakarete başlamışlardı bile.
"Kaleden konuşmak kolay kardeşim, gel Mustafa'yı sen geç geçebiliyorsan." Benim de rahatça ortama ayak uydurmam ile takım kaptanı Ömer dudaklarını aşağı büzerek gözlerini kapattı ve tavrımdan hoşnut olduğunu belli etti.
"Gol, gol ulan gol."
"Ne! Nasıl yani..." Mete'nin gol atıp abartı havalara girmesinin hemen ardından bir kızın çığlığı duyuldu. Sesin nereden geldiğini anlamak adına herkes kafasını bir tarafa çevirdi, diğer herkesle birlikte benim de kafam yukarı kalktığında bir kızın çatıda korkarak, bir yere bir arkasına baktığını fark ettim.
İntihar mı ediyor yoksa? Gidip kurtarmalı mıyım? Ya üzerime düşer ve sakatlanırsam?
Millet merakla olduğu yerde olanları izlerken ben yavaş yavaş kapıya yaklaştım ve tellere parmaklarımı sararak tarzan kızı izlemeye devam ettim. Kesinlikle atlamak gibi bir isteği yoktu, tahminen yanlış bir atak yaptı. Yaptı yapmasına da o kız neden orada be?
"Aha kız düştü." Kızın ufak bir dengede durma çabasının ardından daha İsa lafını söyleyemeden hemen yanımda duran kapıyı hızla çekerek sanki, çoktan düşmüş olan kızı yakalayabilecekmişim gibi büyük adımlarımla koştum.
2 saniyede kızın yanına varmıştım. Kısa boylu, beyaz tenli kız gözleri bomboş gökyüzüne bakıyordu. Kızın koltuk altlarından hemencecik kavrayıp onu ayağa kaldırmaya çalıştım lakin o yere basamıyordu. Kız tek ayağının üstünde zıplarken panik ve korkak bir halde Oğuz Hoca yanında sarışın bir kızla söylene söylene benim ayakta tutmaya çalıştığım kıza koştu.
"Ah be kızım be. Ah be kızım." Oğuz Hoca hem kızgın hem endişeli zaten korkmuş olan kızın yanına geldi ve bir anda kucağına alıp çıkışa koşmaya başladı.
"Naz mıydı o?" Bir anda başlayıp hızla biten garip kaosun gidişini izlerken Ömer de benim gibi meraklı gözlerle çıkışa doğru ilerleyenlere bakarak sordu.
"Ben ne bileyim?" Ne okul ama.
Kaydımı öteki okula tamamen aldırmam için ayın sonu olması gerekiyordu ve oldu. Yeni okulum ve kızlarıyla tanışma vaktim gelmişti. Ah artık güzel kız görmek istiyorum, hani şu havalı olanlarından. Saplıktan gerçekten çok sıkıldım, bana renk katacak bir çiçeğe ihtiyacım var benim.
Zilden bir kaç dakika önce öğretmenler odasına Sinan Hocanın yanına gittim. Elindeki tostunu bitirip iki parmağıyla onu takip etmem için işaret etti. Kelime israfından kaçınan bir tipe benziyor.
Sınıfa girer girmez ilk başta tanıdıklar gözüme çarptı, Mete ve Mustafa. Ardından kızlar, ah bir tane turuncu saçlı var, hoş.
Aha bu uçan kız değil mi? Ayağını alçıya almışlar ve o bu halde kalemini yerden almaya çalışıyor, hadi ama biriniz şu kıza yardım edin. En sonunda Sakar Kız pes etti ve elini çenesinin altına koyup mutsuzca nefes verdi. Bana yine bakmamıştı, onunla küçük bir göz teması kurup ona yaptığımın önemli olmadığını ve herkesin o durumda böyle şeyler yapacağını göstermek istiyordum. Kahramanlık yapmak hoşuma gidiyor. Hocanın kendimi tanıtmamı istemesinin ardından kısaca adımı söyledim ve hemen ardından nereye oturabileceğime baktım. Gözüme bir yer kestirdikten sonra tam Tarzan'ın yanından geçerken kalemini yerden alıp masasına bıraktım. Ah, al bakalım ufaklık dememek için resmen kendimi zor tuttum. Çünkü biliyorsunuz biraz ufak.
Arkadaki boş sıraya yerleştikten sonra kafam tahtaya dönükken bakışlarım kalemi bıraktığım sıraya doğru kaydı, beyaz kız kafasını sırasına koymuş her şeyden nefret edercesine yere bakıyordu. Aman Allah'ım o terlik? Sanırım Külkedisi ayakkabısının diğer tekini kaybedince olmuş bir şey. Şuan Ufak Kız neyden nefret ediyorsa etmekte çok büyük hakkı var.
İlk maç olup bitmişti ve ben kendimi gösterememiştim.
"Oğlum asma suratı, bak ne güzel en zorlu rakibimizi yendik." Bartu fazla rahat bir insandı ve garip bir şekilde hep güleç. Onu ilk gördüğümde takımın şaklabanı diye nitelendirsem de gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu bu maçta gördüm ve bana ne kadar eksik olduğumu hissettirdi.
"Ne kadar kötü olduğumu hazmetmeye çalışıyorum, sen kutlama yapmaya devam et." Oturduğum yerde dirseklerim dizlerimde, yere bakarak sanki çok terlemişim gibi duş sırası bekliyordum.
"O zaman sen duşa giremeden, ki bu baya uzun sürecek çünkü Hanım Evladı Çam Yarması Mustafa aklanıp paklanmadan oradan çıkmayacak,"
"Seni duyuyorum piç herif." Bartu bilerek sesini yükseltip konuştu, ardından küfrünü de yedikten sonra rahatladı. Küçük bir yan sırıtışın ardından beni itekleyerek yerimden kaldırdı ve kolunu omzuma atarak tüm ağırlığını üzerime verip gevşek gevşek kapıya yürümeye başladı.
"Sana bir sürprizim var."
"Sürprizlere bayılırım." Onun sırıtışına karşılık ben de içten ve istekli bir gülümseyişle karşılık verdim.
"Geçen bir kız var fena değil diyordun hani. Böyle alev alev." Kaşlarımı çatıp beğendiğim kızları gözden geçirdim.
"Banu, Emirhan'la tanıştın mı?" Bartu bir anda kapıyı açıp bana hangisi olduğunu gösterdi. Turuncu Saçlı Kız, gülümseyerek bana bakarken Bartu sırtımdan görünüşte yavaşça ama bildiğin hayvan gibi itiyordu. Oğlum bu tarz şeyler benim tarzım değil.
Nedense pek içime sinen bir bölüm olmadı. Emirhan'ın düşünceleri tam olarak böyle değildi, yani olayları bildiğiniz için pek yansıtamadım.
Yine de kaç zamandır bölüm atmadığım için yayımladım.
Eğer sevilirse ileri ki, yani Naz'dan hoşlanmaya başladığı bölümlerde daha istediğim gibi şeyler yazacağımı umuyorum.
Düşüncelerinizi söylemeyi unutmayın, her biri benim için çok önemli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...