"Ya Naz, mızıkçılık yapıyorsun. Uno demezsen kazanamazsın." Yine şans bana gülmüş ve şu eğlenceli lakin bir türlü kurallarını kavrayamadığım için rezalet olan oyunda kazanmış olmama rağmen kazanamamıştım. Evet anlatımım biraz karışık oldu, siz birde oyunu düşünün.
"Ya kazandım işte, ne gerek var bağırmaya."
"Bağır mı diyoruz kızım biz? Uno diyeceksin, insan gibi." Büşra, 5. defa yaptığım mızıkçılık ile, evet yaptığımın farkındayım, bıkkınlıkla söyledi. Elimde son kalan mavi kartı diğer kartların üzerine fırlatıp yerimden kalktım.
"Bağır demiyorsunuz ama Yüsra her kazandığında böğürüyor." Kızlar da benim oyunu terk etmem ile bağdaş kurdukları yerden kalkmış ve koltuklara huysuz bir şekilde yayılmışlardı.
"Hem niye uno diyoruz ki? 1 tane desenize, Türküz oğlum biz." Ah, her seferinde zeytin yağı gibi nasıl üste çıkıyorum ben de anlamış değilim. Yinede seviyorum kendimi.
"Sırf senin istediğin oyunu oynamadık diye değil mi?" Yapmacık gülümsememi takınırken yerde oturma ile yatma pozisyonu arasında emekli memur gibi parmaklarımı göbeğimin üstünde kenetleyip baş parmaklarımı birbiri etrafında dönderdim.
"Zor mu oldu çakman?"
"Şimdi ben çakacağım sana." Ukala tavrım ile Yüsra dikleşip elini bana doğru, 'Her an vurabilirim ayağını denk al.' şeklinde kaldırdı. Evet korktum, bazen gerçekten bana vuruyor. Çok yaramazmışım ve sürekli benim gibi kızı olsa ağzını burnunu kıracağını söylüyor. O zaman sıradaki dua Yüsra Hanıma gelsin. İnşallah Allah sana benim gibi tatlı cadı bir kız verir. Amin. Nasıl da güzel dua. Yok anacım bu dönemde kalmadı benim gibi kızlar.
"Zaten her sizi gördüğümde sinir oluyorum." Yüsra Hanımın bugünkü aylık sinirinin nedeninin yarısı belli olmuştu, ben. O zaman koca bir alkış bana, ne yaptıysam artık. Peki diğer yarısı kimdi?
"Siz derken?"
"Senle Emirhan işte amına koyayım!" Bağırmasıyla oturduğum yerde belimi geri çekip dudaklarımı büzdüm ve kaşlarımı kaldırarak gözlerimi açtım.
Hastalık belirlendi: Yalnızlık.
Tedavi Yöntemi: Acil Koca.
"Ne yaptık ki? Öyle vıcık vıcık da değiliz." Kesinlikle bu özelliğimiz alkışı hak ediyor.
"Ya hiç değilsiniz ama sürekli Emirhan'ın gözlerinin senin üzerinde olması, gülüşünle gülmesi, azıcık sevimlilik yaptığında dudaklarını dişleyip seni her an öpecekmiş gibi bakması hiç vıcık değil."
Oha, bu olaylar dışarıdan da gözlemlenebiliyor mu? Sadece ben görüyorum sanmıştım. Gözleri dolan kıza dizlerimin üzerinde yaklaştım ve sağ elimi sol yanağına koydum. Hafif tebessümle biraz okşadıktan sonra elimi hızla çekip kafasını çalıştırmak umudu ile tam kafasının tepesine çaktım. Herkes mayışmış romantik anımızı izlerken son hamlemle şaşkınca durdular.
"Lan geri zekalı kız. Lisenin başından beri oğlanların hepsini tek tek götürdün, ben çikolatamı saklayıp sonra yeyince suçlu ben mi oluyorum? Hem sen bizi izleyeceğine yalnızlığına çare bul, yanında koskocaman Erkekleri Tavlama Sanatı kitabının yazarı duruyor. Sana tavsiyem her dediğini dinle ve tam tersini yap."
Büşra'ya attığım lafla yapmacık bir şekilde sırıttı ve söylediğimi görmezden geldi. Hep olgun bu kız be.
"Sırf yerde yatacaksın diye bana bulaşma." Aşırı tahmin edilebilir bir insanım ya. Ne güzel babam seferde olduğunda bizim evde toplanılırdı, şimdi Nuray'ın babası iş gezisine çıktı diye yalnız kızın evindeyiz. Evet, Bartu ile aralarındaki şeyi düzeltememişler. Teşekkürler Allah'ım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...