7

60.4K 3.3K 942
                                    

 Kopya olayının üzerinden 1 hafta geçmişti ve o günden beri Emirhan'la neredeyse birebir hiç konuşamamıştık. Hâlâ Yüsra'nın yanında oturuyordu. Her şey eskisi gibiydi ben dışında ama ben birinden hoşlanırsam rahat konuşamıyordum ve yüzüm kızarıyordu. Beni kendi halime bıraksaydınız her şey daha güzel olurdu ama dinleyen kim? Naz çünkü geri zekalı, aşk meşk işlerinden anlamaz. Tamam azıcık anlamıyor olabilirim ama şansım her zaman yaver gider.

Kulağımda kulaklık yüzümü yalayan serin havayla, yere düşen sarı yapraklara basarak ilerliyordum. Kapüşonlu ceketimin içine saklanarak yürürken hiç olmadığım kadar özgürdüm. Geç kalmama rağmen anın tadını çıkararak yavaş yavaş yürüyordum, keşke hep sonbahar olsa. Küçük bir sabah yürüyüşünün ardından okula varmıştım. Sınıfa girdiğimde herkes ders için hazırlanıyordu. Hocanın gel işaretiyle sınıfa girdim ve yerime yöneldim, Nuray da Yüsra da yoktu. Emirhan'a çok kısa baktım, her zamanki endamıyla cam kenarında oturuyordu. Hafifçe sırıttığımı hissettiğim anda kafamı sallayıp ifadesizce ilerlemeye başladım, aptal triplere girmesene kızım. Sırama oturacakken Emirhan'ın sesiyle durdum. 

"Yanıma gelsene, kızların ikisi de yok." Ufaktan gelen heyecanı kendime dahil hissettirmemeye çalışarak bir şey söylemeden yanına oturdum. 

"Neden yoklar?" 

"Bana mı soruyorsun?"

"Haklısın benimki de soru." Güldüm, o da güldü. Sonunda konuşmuştuk. Hadi Naz hadi kızım. Yalvarırım şu utangaçlığını koy kenara. Sen Müdür Yardımcısının odasına ceza almak için gidip bir bardak çay içip kalkan insansın. Hadi evlat. Kendimi iç sesimle ve derin nefeslerle sakinleştirmeye çalışırken telefonum titredi. Mesaj Nuray'dandı.

*Kanka bizim Bartu'yla işimiz var. Bugün yokum.* Ya senin Bartu ile ne işin olabilir?

"Nuray, Bartu'yla okulu kırmış." Dudaklarımı büzüp telefonu kapattım ve çantama attım.

"Oh ne güzel be. Bizim de sevgilimiz olsaydı da biz de kırsaydık okulu." Bilerek yaptığı, hırıltı gibi çıkan sesiyle yarım sırıtarak ona döndüm. 

"Okul senin aslanım." Güldüğünü belli edercesine kısa bir nefes verdi.

"Aslanım? Ya senin ne değişik bir hitap şeklin var, çok havalı." Durdu ve devam etti, "Ben de küsüz sanıyordum." Onun eğlenen halini izlerken bir anda istemsizce gözlerimi ayırıp kafamı geri çektim.

"Ne alaka ya?" 

"Yani pek konuşmadın. Ne bileyim ya siz kızları anlamak çok zor." İlk başta kısık söylediğinin ardından gelen cümleyi camdan dışarı bakarak ukalaca söyledi.

"He çok zor. Ufacık bir şeyde bunu öne sürün zaten." Bense bu duruma atarlanmıştım, e haklıyım ama.

"Tamam ya sakin ol, demedim öyle bir şey."

"Adam ol." Oh be kendime gelmiştim. Beni geren Emirhan değil ondan hoşlandığımı bilenlermiş meğerse.

Ders felsefeydi, hocanın derse başlaması ve Emirhan'la sohbetimizin bitmesiyle kafamı sıraya gömdüm. Biraz uyuduktan sonra ağzımdaki değişik tat yüzünden duyulmayacak şekilde ağzımı şapırdatarak gözlerimi açtım. Karşımda benim gibi başını sırasına koymuş bir heykel ay pardon Emirhan yatıyordu. Şerefsiz ya yüz hatları benim poğaça yüzüme karşın nasıl bu kadar keskin olabiliyor. Elleri dizlerinde derin derin nefes alıyordu. Galiba bu an ona bu kadar dikkatli bakabileceğim tek andı. Allah'ım eğer adaletin varsa bu çocuğu benim yarim yap, ne olur. 

"Emirhan, Naz kalkın bakayım." Hay ebenin örekesi. Bölmek zorundaydın değil mi? Şu güzel anı bölmek zorundaydın. Emirhan gözlerini açınca saniyelik bir göz teması oldu ve ardından ikimiz de kafamızı kaldırıp hocaya baktık.

Orta Karar (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin