"Nasıl yani?"
"Sürekli bana tatlı olduğumu söylüyorsun, neden?" Kafasını kaşırken salondan çıkanlara yol vermek için geri çekildi.
"Şey... Sevimlisin çünkü." Biliyoruz, yeter be.
Ellerimi ceketimin cebine atıp bıkkın bir nefes verdim, "İlk söylediğinde de anlayabiliyorum."
Kendi kendime susmam için yalvarırken dilim bu sefer beni bile dinlemiyordu. Al, al konuş. Nereye varacaksın düdük?
"Tamam özür dilerim. Kısa boyluluğuna veriyorum." Geri çekilirken ellerini havaya kaldırmıştı.
"Bana bak." Çenem sağa doğru kayarken gözlerim kocaman açıldı ve sağ ayağımı hızla ona doğru yere vurdum. Gülerek hızlı adımlarla yine kaçtı. Bu ne ya, kaçan kovalanır mı oynuyoruz? Geri zekalı, yine ortamı yumuşatmıştı.
Az önce tamamen ergenlik yaptığımı biliyorum ama onu anlamak konusunda gerçekten zorlanıyorum. Bir müddetten sonra insanı deli bile ediyor.
"Birde eve gidiyormuşuz senin kız evin önünde çadır kurmuş." Boş sokağın ortasında yan yana yürürken bana hafifçe omuz attı, tabii normal olarak omzuma gelmedi.
"O benimki değil." Ellerim cebimde yolda sağa sola doğru yalpalayarak yürürken güldüm.
"Her neyse adını aklımda tutamıyorum." Yalandı, adını büyük harflerle aklıma kazımıştım. Tek bir yanlış hamle daha ve seni yolayım.
"Beni bu kızdan kurtaracağına söz verdin." Sözüm söz delikanlı. Banu'dan nasıl çekip aldıysam seni ondan da alırım evelallah.
Eve varana kadar sadece saçma sapan konuştuk. Ne konuştuğumuz... gram hatırlamıyorum. Tek hatırladığım dişlerini sonuna kadar açıp gecemi aydınlatmasıydı. Şuanda her şeyi karşılıksız yapıyor gibi gözüksem de, hayır. Bunun karşılığında seni alacağım, aslında kendime yol açıyorum da diyebiliriz.
"Büyük günden önce iyi bir moral oldu sayende. Küçük, ufak, sevimli kız."
Bazen mazoşist olduğunu düşünmüyor değilim, uzun. İstifimi bozdan kısa bir nefes aldım ve hiç beklemediği bir anda karnını çimdikledim, yana düşecekmiş gibi çekilirken az önce hiçbir şey yapmamışım gibi ona döndüm.
"Ne büyük günü?"
"Feci unutkansın, geçen ki maçı da unutmuştun. Final maçı kızım."
Doğru ya benim sizden daha çok yorulduğum maçların sonuncusu. Bizim devre okula girdi gireli üçüncülükten başka derece alamamışız. O yüzden lanetli devre olarak geçiyorduk. Sonunda adımız temizleniyor yaşasın(!)
"Size güveniyorum kesin birinci olursunuz." Çok az gülerek kafasını çekti.
"Senin ağzından bu tür şeyler dökülür mü?" Siz de beni iyice kaba bellediniz ha. Sadece yapmacık sözcüklerden kaçınıyorum o kadar.
"Tamam size güvenmiyorum rezalet bir iş ile adımızı karalayacaksınız." Gözlerimi devirip yürümemi durdurmadan biraz imalı biraz huysuzca ona baktım.
"Bir şey demedim."
Teşekkür ederim, laf söylenmesine pek gelebilen bir insan değilim. Bunun için de üzgünüm ya da değilim, henüz karar vermedim.
"Zaten 1. katta oturmuyor musunuz?" Asansörün zemin kattaki kapısının önünde bize geldiğini haber veren sesi duymayı beklerken genç beyin kendine göre yaptığı espriyle omuzlarımı kaldırdım ve arkamı dönüp siyah merdivenleri parmak ucumda çıkmaya başladım. Laf söylenmesini sevmiyorum demiş miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...