Bartu, sırtımdan ittirerek zar zor soyunma odasından çıkmama sebep oldu. O kızla bu şekilde tanışmak istemiyordum. 1, çok emrivaki. 2, daha önce kızlarla çok haşir neşir olduğum söylenemez.
"Banu şimdi sana okulu gezdirecek. Değil mi Banu?" Bartu dişlerinin arasından sahte bir samimiyetle söyledi ve ardında Turuncu Saçlı Kız gülümseyerek başını aşağı yukarı oynattı. Arkasını dönüp spor salonunun kapısına ilerlediğinde herhalde beni takip et demek anlamına geldiğinden arkasından yavaşça onu takip etmeye başladım.
"15 dakika sonra çıkış kapısında bekliyorum ben."
"İşte burası da laboratuvar," Eliyle içeriyi gösterdiğinde ondan önce girip hafif bir şekilde göz atmaya başladım, baya moderndi.
"Ah ne diyordum, yazın Paris. İnanabiliyor musun kimse Türk olduğuma inanmıyor. Sürekli harika bir moda zevkimin olduğunu ve Fransız olup olmadığımdan emin olup olmadığımı soruyorlar." Fazla karmaşık cümle, fazla karmaşık. Kesinlikle gram bir şey anlamadım ama ayıp olmasın diye başımı da sallamadan edemiyorum. Allah'ım lütfen biri beni kurtarsın çünkü ben 5 dakika dolmadan boğulmaya başladım.
Boğulmak demişken, nedenini bilmediğim bir şekilde başka kızlar da okul gezimize katılmıştı. Yani konuşan insan sayısı yükselmişti. Hepsinin bir anda bana bir şey anlatma çabası başımı döndürmeye başlamıştı. Yemin ederim maçta bu kadar yorulmadım ben. Bir anda hepsini durdurup, 'Kadınsanız tek tek gelin.' dememek için zor tutuyorum.
"E okulu beğendin mi?" En sonunda Banu'nun bir anda kızları başımdan kovmasıyla kulağım çınlamaya başladı, hani bilirsiniz kulaklıkla çok yüksek sesle müzik dinledikten sonra gelen çınlama var ya, işte o. Çıkışa doğru hızla koşmak isterken son kalan kız yavaş davrandığı için ayıp olmasın diye ben de sakince yürüyordum.
"Bayıldım." Bunun 2. sebebi senin çok konuşman ama bunu söyleyemem. Kaba olmak konusunda Banu'dan ders almalıyım galiba.
Zoraki gelen tebessümlerim bitmek üzereyken okulun dışında gördüğüm Bartu'nun beni bekleyeceği arabayı görünce rahatlamıştım. Kurtulmama sadece 5 adım kaldı.
"Okulda bir şeye ihtiyacın olursa direkt bana gel veya herhangi bir şeye." Onun gülümseyerek söylediği şeyin ardından ben de tebessüm edip başımı aşağı yukarı yavaşça salladım. Sapık algılamalı mıyım?
Banu otobüs durağına doğru hareketlendiğinde ön koltukta gördüğüm gölgeden ötürü kendimi hemen arabanın arka koltuğuna attım.
"Bir daha beni böyle kızlarla tanıştırırsan seni öldürürüm." Bartu kahkaha attı, çok komik. Kız arkadaş isterken onlardan bu şekilde nefret etmek istemiyorum.
"Güzel kız ama."
"Evet aynı zamanda aptal, ilgi düşkünü, aç gözlü bir manyak. Bu okuldaki kızların hepsi mi yavşak? Gına geldi." Kendimi tutamayıp kaba sözler sarf ettikten sonra Bartu çok hafif arkasına döndü. Ben de o sıra bana dönen gözleri fark ettim.
"Şey sizi tanıştırmadım. Naz, kuzenim. Nuray da en yakın arkadaşı ve kendisi söylediğin şey kesinlikle değiller."
"Ben özür dilerim. Sözüm meclisten dışarı." Adlarını yeni öğrendiğim sınıf arkadaşlarıma içten bir özür sundum ve koltuğumda geriye yaslandım. Yanlış tarafa kabalık ettim.
Sabahtan beri Bartu'yla Naz'ın küçük atışmalarını ve eğlenceli hallerini izliyordum, sanırım Bartu'yu kıskandım çünkü aşırı eğlenceli bir kuzeni var. Üç lafından ikisi onu azarlamak olsa da Bartu'nun pek taktığı söylenemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...