geçmiş
"Baba," diye mırıldandı küçük kız hevesle. Babası ablasına atış yapmasında yardımcı oluyordu. Adamın bacağına sarıldı ve dikkatini çekmek istedi. Bu konuda başarısız olmuştu ki adam hala kızına gülerek bir şeyler anlatıyordu.
"Tek gözünü kapatmalısın." Kız gerçekten anlamıyordu fakat adam ona karşı oldukça sabırlıydı. Rebecca isyan edercesine homurdandı ve elindeki silahı babasına doğru uzattı. "Yapamıyorum işte. Neden bu kadar üstelediğini anlamıyorum." dedi sinirle. Bir şeyleri becerememekten nefret ediyordu.
Adamın suratı düşmüştü. Yanında sabırsızlıkla kendine bir şeyler anlatan kızını umursamadı.
"Bende deneyebilir miyim?" diye sordu kız. Terlemiş ellerini üzerindeki ,ablasının, eski elbisesine sildi. Babası kıza küçümseyerek baktı. Ama kız bu tavırlara alışkındı. Yüzündeki gülümseme bir an olsun solmamıştı.
"Becca'nın yapamadığını sen mi yapacaksın?" kız dudaklarını araladı ama söyleyecek bir şey bulamayınca geri kapattı. "Hiç sanmıyorum." dedi kıza küçümseyerek bakarken. Kız ilerledi ve eline ablasının bıraktığı silahı aldı. Cılız bedeni silahı zorlukla taşırken babasının dediği gibi tek gözünü kapattı. Karşındaki ördeğe baktı. Nişan aldı ve ateş etti. Ördek yere düşünce kısa süreli bir sevinç çığlığı attı.
"Başardım!" hızla arkasını döndü. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Ördeği düşür-" sözü yarıda kaldı. Babası ve ablası yerinde yoktu. Onları dönme dolabın orada gördü.
"Küçük hanım," ona seslenen adama döndü. Elindeki kocaman ayıcığı kıza doğru uzattı. Kız babasının başarısını görememesine üzülse de ayıcığı sevinçle aldı. Babası ve ablasının yanına doğru hevesle giderken onların dönme dolaba bindiklerini gördü. Adımlarını hızlandırsada onlara yetişemedi. Dönme dolap hareket etti. Kızın kalbi kırıldı. Yamuk kesilmiş saçları rüzgarın etkisiyle uçuştu. Babasının ablasını sarmaladığını görünce kalbi üşüdü.
Kaldırıma oturdu ve onları seyretti. Ablası yüksekten korkardı. Halbuki o korkmazdı. Gökyüzünün özgür hissettirdiğini düşünürdü. Tur bittikten sonra o da binmek istedi. Gökyüzünü biraz hissetmeyi diledi. Ama babası onu tersledi. Çok geç olduğunu bahane etti. Kız gülümsedi babasına. Onun işinin aksamasını istemezdi.
"Onu nereden aldın?" diye sordu ablası yüzünde küçümseyici bir ifadeyle kardeşine baktı. Elindeki ayıcığa gözlerini dikmişti.
"Ben kazandım."
Onun yanında büyük kalan ayıcığı kulağından tutmuştu. Becca kıskançlıkla kardeşine baktı ve elindeki ayıcığı büyük bir hışımla kardeşinden aldı."Artık benim." Dedi yüzündeki iğrenç gülümsemeyle. Leona babasına baktı ve bir şey söylemesini bekledi fakat babası bir şey söylemeden Becca'nın saçlarını okşadı. Leona babasına gözleri yaşlı bir şekilde bakarken babası gülümseyerek Becca'yı omzuna çıkardı ve lunaparkın çıkışına doğru ilerledi.
Kız gözlerinden akan yaşları sildi ve yavaşça onları takip etti.
O kimseye söylemese de dönme dolabın önünde bir yemin etti. Ablası onun babasını elinden almıştı. O da onun en değerlisini elinden almak istedi. Şimdi değil. Yıllar sonra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."