Dudaklarım üzerindeki dudakları hararetle hareket ederken öpüşmemiz şiddetlendi. Kalçalarımdan tutarak ani bir hareketle kucağına aldı. Bacaklarım iki yanından aşağıya sallanıyordu. Kalbim şiddetle göğüs kafesime vuruyor, duracak gibi oluyordu.
Parmaklarımı yeni çıkmış sakallarında dolaştırdım. Dişiyle alt dudağımı çekiştirdi. Ağzına doğru boğukça inledim.
"Seni," diye fısıldadı boğukça. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. "Evinin salonunda ablana korkuyla açılmış kocaman gözlerinle baktığın günden beri istiyorum." nefesi boynuma çarpıyordu ve her seferinde içimi titretiyordu. Boynuma sulu öpücükler bırakırken kafamı zevkle geriye doğru yatırdım. Elimi kıvırcık saçlarına daldırdım ve tırnaklarımı saç diplerine geçirdim.
Boynumda sabit tuttuğu noktayı ısırdı ve emdi. Bunu defalarca yaptı. Ona engel olmak gibi bir düşüncem yoktu. Boynumda derin bir sızı bırakana kadar buna devam etti.
Elimi gömleğinin içine soktum. Tırnaklarım sert karnıyla temas ettiğinde kasları gerildi ve boynuma derinden gelen bir sesle inledi. Duyduğum en güzel ses olabilirdi.
"Aman Tanrım," diye çığlık attım dişleriyle boynumdaki ince deriyi çekiştirirken. "Ashton, yanıyorum." dudaklarının boynumda kıvrıldığını hissettim. Mecazi anlamın dışında ciddi anlamda bedenim bir alev topuna dönüşmüştü ve bunun sebebi oydu. Onun dudakları.
"Yatağı olan bir odaya gitmeye ne dersin?" diye sordum biranın verdiği cesaretle nefes nefese kalmış bir halde. İçimden böyle bir şeyin çıkacağını asla düşünmemiştim. Güldü ve dudaklarımı tekrar öpmeden önce konuştu.
"Çok heveslisin." Saçlarından tutarak kendimden uzaklaştırdım ancak nefesi hala dudaklarımdaydı.
"Bunu istediğini sanıyordum." dedim sesimdeki kırgınlığa engel olamadan. Onu sadece öpmek istemiyordum. Bu mükemmeldi ancak daha fazlasını istiyordum.
"Leona," diye mırıldandı aramızdaki mesafeyi açarak. Gözlerinin içine hayal kırıklığıyla baktım. "İstiyorum ama bu şekilde değil." sarhoş aklıyla benden mantıklı oluşu şaşırtıcıydı.
"Bunun yanlış bir tarafı yok." dedim itiraz ederek. Ancak dediğime ben bile inanmamıştım. Şu an yanımdaydı. Kucağındaydım ve saçları dağılmış, dudakları kızarmıştı. Gözlerini yorgunca kırpıyordu ve her hareketi kızarmış ela gözlerini gizliyordu.
"İnsanlar sarhoşken ve sinirliyken yapmaması gereken şeyler yaparlar." dedi dingin bir ses tonuyla. Şehrin ışığı yüzüne vuruyor, muhteşem güzelliğini ortaya seriyordu. "Ben sarhoşum ve sen sinirlisin." dedi kirpiklerinin altından yüzüme bakarak.
"Umrumda değil." dedim yakasından tutarak kendime çekerken. Dudaklarını öptüm ve geri çekildim. Nefes alış verişleri düzensizdi.
"Sonradan pişman olacağın şeyler yapmanı istemiyorum." dedi tekrar bir girişimde bulunarak. Gömleğinin yakasını daha sıkı kavradım ve sinirle kaşlarımı çattım.
"Şunu keser misin? Sana tecavüz ediyormuş gibi hissediyorum." dedim sitem ederek. İçten bir şekilde güldü ve derin çukurları belirdi.
"Sen olduğunu bilmesem," dedi dalgaya alarak. Yüzüme doğru eğildi ve burnumu öptü. Gözümü kapattım ve yaptığı her hareketin beni nasıl mutlu ettiğini düşündüm.
"Leona," diye fısıldadı. Gözlerimi araladım ve gözlerinin içine baktım. "Eğer ilerlersek kendimi durduramam." derinden gelen sesine karşılık kollarımı boynuna doladım.
"Durmanı istemeyeceğim." dedim usulca. Dirseklerimle omuzlarından güç alarak kalçalarımı hafifçe kaldırdım. Sert gövdesine bedenimi bastırırken dudaklarımızı tekrar birleştirdi. Daha şehvetli ve tereddütsüz öpüyordu. Beni düşünmesi gururumu okşasa da şu dakikadan itibaren gururu kapı dışarı etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfic"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."