False

18.1K 460 54
                                    

Sıcak yatağımda biraz daha döndüm ve kalkışımı geciktirmeye çalıştım. Odam oldukça soğuktu ve üst üste koyduğum battaniyeler hiç yardımcı olmuyordu.

Kapım birden gürültüyle açıldı. Üzerimdeki battaniyeler ani bir hareketle üzerimden savruldu. Bedenime akın eden soğukla titredim. Kollarımı etrafıma sardım. Dağılmış saçlarım arasından uykulu gözlerle Becca'ya baktım.

"Hala uyuyor musun sen?" Gerçekten sabahları böyle uyandırılmak tercihlerim arasında değildi.

"Kalk!" dedi bağırarak. Hiç halim yoktu. Kendimi hasta hissediyordum. Fakat elimden bir şey gelmezdi.

"Tamam," dedim mırıldanarak. Muhtemelen gidip ona kahvaltı hazırlamamı isteyecekti.

"Yüzümü yıkayıp geleceğim." dedim sessizce.

"Hayır," diye çığırdı. "Zaten çok geç kaldım." Kafamı salladım. Yataktan çıktım. Üzerimi değiştirmeye yeltendim. Fakat kolumdan tutup sürükleyerek bu girişimimi engelledi.

Merdivenlerden kıvırtarak çıkarken paytak adımlarla onu takip ettim. Sarı pileli eteğinin üzerine giydiği beyaz gömleğiyle oldukça güzel görünüyordu.

Mutfağa girdiğimde annemi mutfak masasında kahve içerken gördüm.

"Günaydın." dedim gülümseyerek. Bakma tenezzülüne bile girmeden kafasını salladı. Kahve fincanını mutfak tezgahına bıraktı ve mutfaktan çıkmadan önce Becca'nın yanağına bir öpücük kondurdu.

O gittikten sonra Becca yanağını sildi ve gözlerini devirdi. Eğer annem beni öpseydi bir daha hiç yıkanmazdım.

"Çabuk." dedi heyecanlı bir tavırla. Acelesi neydi ki? Yorgun kaslarımı buzdolabına doğru yönlendirdim.

Birkaç yumurta ve aldığım süt şişesini tezgaha bıraktım. Ardından geri döndüm ve diğer malzemeleri çıkardım. Yumurtaları bir kaseye kırarken şiddetli bir öksürük kriziyle sarsıldım. Ay desenli geceliklerimin üzerinden karnımı tuttum ve sırtımı tezgaha yasladım.

"S-su." dedim güçlükle. Becca bakışlarını saniyelik telefonundan kaldırdı ve bana baktı. Ardından gözlerini devirdi ve işine devam etti. Gözlerimden süzülen yaşlar yanağımdan aşağı doğru bir yol izledi.

"Oyalanma." dedi gözleri hala telefonundayken. Titreyen bedenimi kaldırdım ve sürahiden zorla bir bardak su doldurdum. Suyu geceliğime saçarak içtim ve sonunda boğazımdaki acıyla kalakaldım. Avuç içlerimi tezgaha yasladım ve sakinleşmeye çalıştım. En sonunda kalp atışlarım sakine dönünce Becca'ya baktım. Dün gece onun için yaptıklarımı ne çabuk unutmuştu. Onun için babamdan işitmediğim azar kalmamıştı. Gece yatağımdan zorla kaldırılmış ve onun sarhoş olmasından beni sorumlu tutmuştu.

İç geçirdim ve kahvaltının geri kalanını birkaç öksürük kriziyle hazırladım.

Omleti tabağa yerleştirdim ve masanın üzerine bıraktım. "Hazır." dedim mırıldanarak. "Gidebilir miyim artık?" diye sordum.

Elindeki bıçakla omletini parçalar haline ayırırken kafasını geçiştirmek adına salladı. Yumruk yaptığım ellerimle birlikte sinirle soludum ve mutfaktan dışarı çıktım.

Ondan nefret ediyordum. Ciddi anlamda. Hayatımı her gün daha berbat bir hale soktuğu için. Üst kattaki banyoya çıktım ve kapıyı kilitledim. Banyoya birden dalmasını ve vücudumla dalga geçmesini istemiyordum. Geceliklerimi çıkardım. İç çamaşırlarımı da çıkardım ve sıcak suyun altına girdim.

Sanırım geçen gün yağmurun altında kaldığım için hastalanmıştım. Sıcak su uyuşmuş kaslarımı iyice mayıştırdı. Midemi boş hissediyordum. Dün de doğru dürüst bir şeyler yiyememiştim. Ablam gittikten sonra boş mideme bir şey doldurmalı ve işe gitmeliydim. Bir kütüphanede çalışıyordum ve orada işler sanıldığı kadar kolay değildi.

PARADISE LOST \\IrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin