BURAYI OKUMADAN GEÇMEYİN!!
4 gündür hastalıktan geberiyodum. Eğer ölürsem falan sizi seviyorum. Bu halde sizi düşünüp bölüm atıyorum. Siz de böyle oylar verip güzel güzel yorumlar yapabilirsiniz. Hatta tüm paragraflara yapın. Ölmeden önce belki biraz gülerim."Çilli!" Salondon içeri girer girmez Calum oturduğu koltuktan fırlayarak yanıma geldi ve kollarını sıkıca etrafıma doladı.
"İkinizi de gülümserken görmek güzel." diye mırıldandı.
"Seni de görmek güzel."
"Siktir, ateşli bir gece geçirmişsiniz anlaşılan." Ashton'ın yırtık beyaz tişörtünü çekiştirerek boynundaki ve köprücük kemiklerindeki izi açığa çıkardı. "Bu kadar vahşi olduğunu da hiç çaktırmıyorsun." dedi bana dönerek göz kırparken.
Yanaklarıma basan sıcaklıkla bakışlarımı kaçırdım. Ashton onun eline sertçe vurarak tişörtünü düzeltti.
"Siktir git, Calum."
Calum tombul dudaklarındaki sırıtışı silmeden yerine geçti.
Ashton beni yanına çekerek mutfağa sürükledi. "Onlara söyleyecek misin?"
"Ben de sana onu söyleyecektim. Ağzından sakın bir şey kaçırma. Bu günü berbat etmek istemiyorum."
Kafamı salladım ve ona sarılarak dudaklarımı çenesinin altına bastırdım. "Sana bir şey olursa dayanamam." diye fısıldadım.
Gülerek sırtımda birleştirdiği ellerini saçlarıma çıkardı ve göğüslerimizi birbirine yapıştırdı. Topuz yaptığım saçımdan taşan tutamları parmaklarına dolarken gülmeye devam etti. Somurtarak göğsüne bastırdığı kafamı kaldırmaya çalıştım. Ancak izin vermedi.
"Boşuna endişeleniyorsun. Bana bir şey olmayacak, Leona. Hiçbir zaman olmaz."
Kalbimdeki ağırlığın sebebini söyleyebilecek miydi, peki?
"Tamam." dedim homurdanarak kafamı kaldırırken. "Ama ben de geliyorum. Yanında olacağım."
Yüzüne alaycı bir ifade yerleştirdi. "Hayır."
"Geliyorum."
"Leona," diye tısladı. "Gelmiyorsun ve bu konu burada kapandı." Büyük adımlarla mutfaktan çıktı. Sinirle peşinden gidecekken mutfağa Calum ve Michael girdi. Michael kolumdan tutarak beni yanına çekti.
"Onun ne işi var burada?" Calum, Michael'ı köşeye sıkıştırarak sorguya çektiğinde Michael gözlerini devirerek karşılık vermişti.
"Ne deseydim? 'Kusura bakma Nora hepimiz senden nefret ediyoruz. O yüzden gelme' mi deseydim?"
"Evet, deseydin."
"Kesin şunu. Michael haklı, Calum. Nora da olsa kabalık olurdu." Araya girdiğimde Calum geri çekilerek ciğerlerini havayla doldurdu.
Avery sabahın köründe hepimizi aramıştı ve bizimle konuşması gereken çok önemli bir konu olduğunu söylemişti.
Calum buzdolabını açarak en alt raftaki bira kasasını kucağına aldı. Calum mutfaktan çıkarken Michael omuzlarımı kavrayarak beni kendine çevirdi.
"Hayatımı kurtardın, kütüphaneci kız."
Ona kocaman gülümseyerek omuz silktim ve Calum'un peşinden gittik.
Calum kasayı yere bırakarak Constance'ın yanına oturmuştu. Michael beni sırtımdan tekli koltukta oturan Ashton'ın kucağına doğru ittiğinde dudaklarımdan çok da sesli olmayan bir çığlık kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."