Hikaye hakkındaki yorumlarınızı duymak beni sevindirir. Pekala bu çok ciddi oldu. O yüzden başa sarıyoruz. Hikayenin biraz tuhaf olduğunu farkındaydım. Konuyu az çok hepiniz anlamışsınızdır ama olayların nasıl gelişeceği hakkında benim de bir fikrim yok. Yani kısaca saçmalıyorum. Neyse oy sayısı artarsa yeni bölüm ışık hızıyla gelebilir.
Medya Leona...
Elimdeki kitapları tek tek raflara dizdim. Bu sırada bakışlarımı kütüphanede gezdirdim. Tek tük insanlar kalmıştı. Onlarda birazdan giderlerdi zaten. Hepsinin onları merak eden bir ailesi vardı.
Arka cebimden sarkan bezi aldım ve tozlanmış rafları sildim. Bu sırada uçuşan tozlardan dolayı bir kaç defa hapşurmuştum. Bezi tekrar arka cebime sıkıştırırken kütüphanenin kapısının açıldığını işittim. Yaklaşan adım seslerini duydum. Burnuma dolan kokuyla birlikte irice açılmış gözlerimle birlikte hareketlendim. Hızla kitap okuyan insanların arasına karıştım ve masanın üzerinde duran boş kitapları aldım."Pardon, bakar mısınız?" duyduğum kalın erkek sesiyle olduğum yerde durdum. Aslında onu başka birine yönlendirmek isterdim. Fakat bugün Grace'in izin günüydü. Korkuyla arkamı döndüm. Beni tanımıyormuş gibi yapacaksa benim için sorun değildi.
"Buyrun," dedim sessizce. Üzerindeki yırtık kotu ve grup tişörtünün üzerine giyidiği siyah deri ceketiyle buraya ters bir görüntü çiziyordu. Yanıma iki büyük adımda ulaştı.
"Bana kitap önerir misiniz?" yüzünü buruşturdu. Onu geri çevirmek istedim. Fakat bu benim işimdi. Gülümsemeye çalıştım fakat beceremedim.
"Tabi," dedim mırıldanarak. Elimdeki kitapları tekrar masaya bıraktım. "Beni takip edin." Kafasını salladı ve kıvırcıkları alnına düştü. Bu sırada yüzünde gördüğüm kurnaz ifade bedenimi titretti.
"Ne tür kitaplardan hoşlanırsınız?" Hangi tür olduğunu bilirsem işim daha kolay olurdu. Yürürken arkamı döndüm ve yüzüne baktım. Bakışları geçtiği yerlerde dikkatle dolanıyordu ve oldukça ciddiydi. Fakat yüzüme baktıktan sonra yamuk bir gülümseme gönderdi.
"Erotik." dedi masumca gülümserken. "Mümkünse içinde bolca seks olsun." Yanaklarım utançtan kızarırken önüme döndüm ve hızla kafamı salladım. Kütüphanenin en arka bölümünde kalan kitaplara doğru ilerlerken beni takip etti.
"Burada istediğiniz türde kitapları bulabilirsiniz." dedim. Yanıma doğru geldi. Bakışlarımı ondan almak istesem de beceremedim. Hızlanan kalbim bana hiç yardımcı olmuyordu. Aklım buradan hemen defolup gitmemi söylerken içimde yıllarca susturduğum tarafım çığlık atıyordu. Tam dibimde durdu ve eline bir kitap aldı.
"Bu sabah," dedim ağzımın içinde geveleyerek. Tüm bedenim alev topuna dönmüştü. Terlemiş ellerimi dar kotuma sildim. Kafamı iki yana salladım. "Böyle olmasını istemezdim. Sen ablamın sevgilisisin sonuçta. Bizim o durumda olmamız yanlıştı." Beyaz spor ayakkabılarıma diktiğim bakışlarımı kaldırdım ve ona baktım. Elindeki kitabın rastgele bir sayfasını açmıştı ve okuyordu. Ne yani boşuna mı konuşmuştum ben?
"Beni dinlemiyor musun?" diye sordum. Ürkekçe kaldırdığım parmağımla omzuna dokundum hafifçe. Dikkatini bana verdi.
"Ah," dedi mırıldanarak. "Yeni taktiler öğreniyordum." dudaklarını büktü. "Gerçi pek ihtiyacım yok. Fakat bilirsin," elindeki kitabı rafa bıraktı ve yanıma yaklaştı. "Kadınlar doyumsuzdur. En çok da bakireler." Bakire olmak kötü ve utanç verici bir şeymiş gibi konuşuyordu.
Dudaklarım bu terbiyesiz konuşmanın ardından aralanırken birkaç adım geriledim. Fakat o bana daha fazla yaklaştı. Sırtım kitap raflarından birine çarptı. Kolları bir kapan görevi üstlenirken bedenim iri göğsüne yapışık bir halde duruyordu. Her seferinde kapanışı onunla bir yer arasına sıkışmış bir şekilde yapmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."