Bu bölümde Ashton var. Daha çok hayatının nasıl olduğuyla ilgili bilgi sahibi olmanız için.
Diğer bölüm kısa olmuştu. İçim elvermedi.
Genç adam, uzun kemikli parmakları arasında tuttuğu sigaradan derin bir nefes çekti içine. Duman halkalar halinde karanlık sokağa karışırken köşeyi dönen adama baktı.
Siyah beresini esen rüzgara karşılık aşağıya doğru çekiştirirken kendini yaslandığı duvardan itti.
Ağır botlarıyla yerdeki sigara izmaritlerini ezerken,"Bir daha benden önce gelsen iyi edersin." dedi sert ses tonuyla.
Adam orta yaşlıydı ancak atletik bir vücudu vardı. Elmacık kemiklerinden başlayarak çenesine kadar uzanan bir gençlik yarası vardı.
Adam korktuğunu belli etmemek için başını dik tutmaya çalıştı ve pantolonunun ön cebinden buruşmuş bir kağıt parçası çıkararak karşısındaki genç adama uzattı.
Genç adamın gözleri kağıtta yazanları taradı.
"Kağıtta yazdığı gibi gece yarısı Morg'da." dedi sigara ve alkolden dolayı oldukça kalın çıkan sesiyle. Morg yer altında derme çatma bir binaydı. Sadece dövüş meraklılarının ve dövüşçülerin bildiği, polislerin varlığından dahi haberi olmadığı bir yerdi. Dövüşler, dövüşçülerden biri tanınmaz hale gelene kadar devam ederdi. İsmi de buradan gelirdi.
"Paradan bahset." dedi genç adam sigarasından derin bir nefes daha alarak.
"Kiminle dövüşeceğini biliyor musun, Irwin?" diye sordu adam. Ses tonundaki alay tınısı fark edilmeyecek gibi değildi. Açıkçası gencin onu sürekli küçümsemesinden ve gücünden şikayetçiydi. Rakibini tek seferde indireceğinden şüphesi yoktu. Ancak yaşı sebebiyle saygı bekliyordu.
"Paradan bahset dedim." Genç adam sıktığı dişleri arasından sertçe konuştu. Kızgın elaları adamın üzerinde delici bir ifadeyle dolandı.
Bu, adamın birkaç adım gerilemesine sebep oldu. "İki katı." diye cevapladı titreyen sesiyle.
"Orada olacağım." dedi genç adam soğuk sesiyle. Bitmiş sigarasını yere attı ve botuyla ezdi.
Deri ceketini hafifçe silkeldi, kağıdı cebine sıkıştırdı. Bacaklarını harekete geçirdi ve heybetli bedeni kuytu sokakta kısa sürede karanlığa karıştı.
¤¤¤
00.00
"Ashton!" Ellerini sardığı siyah bandajdan bakışlarını kaldırdı ve gürültüye rağmen sesini duyurabilen kırmızı saçlı arkadaşına baktı. Ringin biraz ilerisinde elinde tuttuğu birasını 'şerefe' dercesine kaldırdı. Kırmızı saçlının lakayıt tavırlarını severdi. Arkadaşını küçük bir baş harketiyle selamladı.
Gecenin anonsu yapıldı. Önce kendi adını sonra rakibinin adını işitti. Kalabalık bahis yatırdığı adam için son ses tezahürat yapıyordu.
Genç adam rakibini süzdü. Çıplak bedeni sayısız dövmeye doluydu. Gücünü ıspatlamaya çalışmak için havaya savurduğu boş yumrukları zihin süzgecinden geçirdi. Rakibinin kolay lokma olduğunu anlayınca dudakları iki gündür ilk defa kıvrıldı. İyi bir dövüş istiyordu. Şu zamana kadar bir defa öyle bir maçı olmuştu. Geri kalanlar çocuk oyuncağıydı. Bu maçta da kendi yumrukları konuşacak olsa da her yumruk ona zevk verecekti. Ya içindeki yanan ateşi biraz da olsun söndürecek ya da daha da alevlenmesine sebep olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."