Of course, beauty

17K 405 54
                                    

Medya Leona.

Gözlerimi açmadan önce sırtımın altındaki yumuşak yatakta gerindim. Yaşadığım huzur ve rahatlığın keyfini çıkarırken gözlerimi açıp onlarca posterle kaplı duvarı gördüğümde aniden dirseklerimle doğrulmaya çalıştım.

Bileklerimin aniden sızlamasıyla gözlerim onlara kaydı. Bandajla sarılmıştı ve pansuman yapıldığı belliydi. Gözümün önünden geçen görüntülerle bir anda aklım başıma geldi. Odanın kapısı yavaşça açılınca gözlerim kapıyı buldu ve bir anda nefesimi tuttum.

Siktiğimin Becca'nın sevgilisinin evinde ne halt ediyordum?

Üzerimdeki örtüyü hızla bir kenara ittim. "Ne işim var benim burada?" diye sordum telaşla. Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve hızla doğruldum. Birkaç adım attıktan sonra üzerimde sadece bir erkek kazağı olduğunu gördüm. Bacaklarım çıplaktı.

"Neden kazağımı çıkardın?" diye sordum yanaklarım kızarırken. Yaklaştı ve sırtını yatağın yanındaki büyük dolaba yasladı. Kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Kanlanmıştı." dedi mırıldanarak. Yutkundum ve bakışlarımı yere diktim.

"Peki," dedim mırıldanarak. Kazağı biraz daha çekiştirdim ve çıplaklık hissinden kurtulmaya çalıştım. "Pantolonumu neden çıkardın?" merakla sormuştum.

Yüzünde çarpık bir sırıtış oluşurken "O da benim ödülüm olsun." Dedi yaslandığı yerden kalkıp bana doğru gelirken. Ne ödülünden bahsediyordu? Beni soymanın neresi ödüldü onun için?

"Neden evimde değilim?" Üzerime geldikçe geriye doğru gidiyordum. Uzun parmakları belimi sararken beni yavaşça yatağın üzerine itti. Bir faydası olmayacağına bilmeme rağmen yumuşak yatakta geriye doğru süründüm. Bileklerimden tuttu ve yatağa sabitledi. Dizlerini kırıp bedenimi bacakları arasına aldı. Göğsüm hızla inip kalkarken kazağımın ,aslında onun kazağıydı, göbeğime kadar sıyrıldığını hissettim.

Bileklerimi sertçe kavramışken kazağı eski haline getirmem imkansızdı. Bedenim altında titrerken nefesimi düzenlemeye çalıştım. Fakat beceremedim.

"Çünkü seni bu halde eve götüremezdim." Boğuk çıkan sesine karşılık nefesimi tuttum. Parmakları çıplak karnıma tırmandı. "Sorgun bittiyse," dedi mırıldanarak. Kazağı tek eliyle çekiştirirken diğer eliyle bileklerimi tutuyordu. "Bana kendini neden kestiğini söyler misin?" diye sordu çatılı kaşları arasından. Nefes alış verişlerim daha da hızlandı.

"Yapamam." dedim mırıldanarak. "Bunu benden isteme." Kaşları mümkünmüş gibi daha fazla çatıldı.

"Tanrı aşkına, şu haline bir baksana. Belki de ölebilirdin." dedi sesini yükselterek. Kaşlarımı çattım. Umursuyormuş gibi konuşması sinir bozucuydu. "Kendini kestikten sonra bu kadar sorumsuz davranman aptalca. En azından doğrama işlemin bittikten sonra onları sarmayı akıl edebilirdin." dedi gözlerini devirerek. Ne kadar da kolay bir şeymiş gibi davranıyordu.

"Kalk üzerimden." dedim pürüzlü çıkan sesimle. Altından kalkmaya çalışırken karnım kasıklarına sürtündü. Olduğum yere çakılırken onun güldüğünü işittim.

"Utanıyor musun yoksa?" dedi dalga geçerek. "Kendini kesecek kadar cesursun. Fakat ablana karşı koyamayacak kadar korkaksın." diye fısıldadı. Burada ablama karşı koymamamın ona karşı koymamla aynı anlama geldiğini biliyordum.

"Bana korkak diyecek kadar beni tanımıyorsun." diye çemkirdim. Bunu ne hakla söylerdi?

"Bence bunu söyleyebilmek için seni tanımama gerek yok. Hem seni senin düşündüğünden daha fazla tanıyorum. 'Çözmesi zor bir problemsin' klişelerine girmemi bekleme. Kolaysın, Leona." Sakin bir şekilde sıraladığı cümleleri şaşkınlıklıkla dinledim ama durmadı ve yumuşak bir sesle devam etti.

PARADISE LOST \\IrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin