Değişik bir bölüm oldu benim için. Açıkçası Ashton'ın bakış açısından yazmak gibi bir niyetim yoktu. Ama yazarken keyif aldım. İyi okumalar ;)))
Bölüm şarkısı Birdy- take my heart
ASHTON
"Ashton?" Açılan dış kapı saniyeler içinde kapanarak Michael'ın sesi evi doldurduğunda kafamı biraz daha yastığa bastırdım.
Onlara anahtar verdiğim günü sikeyim.
Özelimin olmadığını tekrardan hatırlatarak gürültüyle açtığı kapıyla odaya da girmişti.
"Ashton? Ne bok yiyorsun? Akşam oldu, sen hala yataktasın." Kafama bastırdığım yastığı beklemediğim bir anda çekince Calum'un da geldiğini ancak Michael'ın aksine bana saldırmak yerine sırtını duvara yasladığını fark ettim.
Konuşmak içimden gelmediği için Michael'a küfürlerimi içimden sıralamıştım.
"Bu ne akşamdan kalmalık, camı açsaydın bari." Yüzünü buruşturarak perdeleri ardından camı açan Michael bugün değil, pek kendimde değildim, ama birkaç gün sonra kesin elimde kalacaktı.
İçeri giren gün ışığıyla gözlerimi kıstım. Anlaşılan uyku falan yoktu. Kafamın altındaki yastığı agresif bir şekilde fırlatarak oturur pozisyona geçtim.
"Michael," dedim sabrımın son damlalarını kullanırken. "Sigaran var mı?"
Çatılan kaşlarıyla beraber bana döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Dalga geçiyor bir de piçe bak."
En başından beri sessiz duran Calum deri ceketinin cebinden çıkardığı paketi bana doğru attı. Paketi havada yakalayarak çakmak almak için komodine uzandım. Açtığım ilk çekmecede bulmuştum. Ama yanında gördüğüm şeyle olmayan tadım da kaçmıştı.
Siyah tokaya bakmaya devam ederken kalbimin bir şey tarafından ezildiğini hissettim. Uykusuzluktan acıyan gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Sanırım yok olup gitmesini istiyordum.
"Sana diyorum." Michael'ın sesi bilmem kaçıncı kez beni böldüğünde çakmağı alarak çekmeceyi sertçe kapattım.
Sırtımı yatak başlığına yaslarken paketten çıkardığım dalı dudaklarımın arasına yerleştirerek sanki bunsuz nefes alamıyormuşum gibi hızla yaktığım sigaradan derin bir nefes aldım.
Gözlerimi kapatarak kafamı geriye yasladım. Duman burnumdan ve dudaklarımdan odaya dağılırken zihnimi çok farklı şeyler meşgul ediyordu. İnsan, görmek için gözlerini kapatır mıydı? Ben yaklaşıp üç haftadır gözlerim kapalı uyanıktım.
Yanımda ilk defa sigara içtiğinde kan çanağına dönen gözlerini hatırladım. Verdiği tepkiyi hatırlayınca dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Tam da ondan beklenecek bir tepkiydi.
Sol omzumun dürtülmesiyle gözlerimi açarak dibime girmiş Michael'a baktım.
"Sigarayı diyorum. Unuttun heralde." Baktığı yere bakınca külünün elime düştüğünü fark ettim. Uzattığı viski bardağına külünü dökerken elim henüz sızlamaya başlamıştı.
Onun teni de mi böyle yanmıştı? O piç onu sigarayla yakarken.
Yutkunarak bakışlarımı camdan dışarı diktim. Onun canının yanmış olma düşüncesine bile dayanamıyordum.
"Yarın dövüşecek misin? James soruyor." Sigaradan bir nefes alarak cevap vermek için bir süre bekledim.
"Hayır." diye mırıldandım. James'i de dövüşlerini de sikeyim. Öleceğini bilsem bir damla su vermezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."