Kucağında yukarı doğru kayarak ellerimi boynuna doladım. Belimi sıkıca tutarak bedenimi hafifçe aşağı doğru eğdi. Benimle birlikte o da eğilirken dilini dişlerimden sıyırarak dilimle buluşturdu. Dudakları sıcacıktı.
Bir eli hala belimdeyken diğeri sıyrılan elbisemin açıkta bıraktığı bacağıma tırmandı. Nefes alamamak umrumda değildi.
Dudaklarımız şişip kızarana kadar öpüştük. Öncekiler gibi değildi. Her zamankinden daha yoğun ve vahşiceydi.
Soluklanmak için geri çekildiğimde kapalı gözlerini aralayarak gözlerimin içine baktı. Parlatıcım dudaklarının çevresine bulaşmıştı. Bu görüntü kalp ritmimi bozacak cinstendi.
Dilimi dudaklarının kenarında dolaştırarak parlatıcıyı temizledim ve dudaklarını uzunca öptüm.
Dudaklarımı zorlukla dudaklarından ayırarak sulu öpücüklerimi çenesine ve boynuna bıraktım. Ensesindeki ellerimden birini yanağına kaydırarak yanıp tutuştuğum sakallarında dolaştırdım parmakalarımı.
Elbisemin askılarından birini indirdi.
"Sutyen giyimiyorum." diye fısıldadım dudaklarımı kulağının arkasına bastırırken.
Elini elbisenin fermuarında hissettim ve çok geçmeden elbiseyi bedenimden sıyırarak kenara fırlattı.
Beni incelerken yüzünde oluşan ifade sarhoş bir adamın alkole duyduğu saf bağlılık gibiydi. Her seferinde yüzünde oluşan bu ifadeyi seviyordum.
Belimi sıkıca tutarak beni bir bebek gibi sırt üstü yastıklara yatırdı. Saçlarım rüzgarda gelişi güzel dağıldı.
Yanıma uzanırken bir dirseğinden destek alarak üzerime eğildi. Saçlarımı yüzümden itti ve yumuşacık dudaklarını şakaklarımdan boynuma doğru yönlendirdi.
Hızlı soluklarım saçlarına düşerken havanın ne kadar soğuk olduğu umrumda değildi.
"Seni çok özledim." diye fısıldadı dilini göğsüme doğru kaydırırken. Bir elimi yumruk yaparak yastığa bastırırken diğeriyle saçlarını sertçe kavradım.
"Tahmin bile edemezsin."
Dudaklarımda oluşan gülümsemeyle birlikte dudaklarımı saçlarına bastırdım ve kokusunu derince içime çektim.
Dudakları göğüs çizgimden aşağı doğru kayarak kasıklarıma doğru ilerledi. Vücudum karıncalanmaya ve hafifçe titremeye başladı.
İç çamaşırımı kalçalarımdan sıyırarak dudaklarını ince çizgiye bastırdı. Aldığım nefes boğazımda takılı kalırken kafamı yastıklara bastırarak boğukça inledim.
Ilık nefesi kasıklarımı okşuyordu. Zevkten gözüm dönmüştü. Islak ve yumuşak dudaklarını herbir noktada dolaştırdı. Dilini içime ittiğinde istemsizce saçlarındaki elimle onu daha çok kendime bastırdım.
"Tanrım, Ashton se-" Sözlerimi kesen dişlerini de işe katmasıydı. Dudaklarımdan bir çığlık kaçtı. Dilini sertçe içime itiyor ardından hafifçe ısırıyordu. Bunu daha önce hiç yapmamıştı ve daha önce hiç bu kadar çıldırmış bir şekilde onu istememiştim.
Kasıklarımda müthiş bir sızı vardı. Gözlerim geriye doğru gökyüzüne kaydı. Olması gerekenden çok daha fazla yıldız görüyordum.
Ellerimi zorlukla omuzlarına çıkardım ve onu sıkıca tuttum. Titreyerek dudaklarına geldiğimde tırnaklarım teninde kalıcı izler bırakmıştı.
Kafasını kaldırarak dağılmış yüzüme baktı. Ağır ağır nefes alıp verirken dudaklarını temizledi. Saçları farklı yönlere dağılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARADISE LOST \\Irwin
Fanfiction"Burası," diye fısıldadı sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. "Benim kayıp cennetim."