*Fikir ve görüşlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum arkadaşlar. Çok teşekkür ederim.*
"Ne kadar da çabuk kaynaştılar değil mi?" dedi Cesur bey evi dolduran kahkahasıyla. Ben nerde ne günah işledim diye içimden zılgıt çekip ağıtlar yakarken.
"Hoş geldiniz." deyip başımla selam verdim. Onun gibi bir kalasın elime dokunmasına tabi ki izin veremem. Yaktın beni dede, ocağıma kalas diktin dede. Ben böyle isyankar bir ruh haliyle kendi içimde takılırken babam herkesi koltuklara yöneltti. Adam nasıl kasıntı anlatamam. Bildiğin kalas, beşon yani. Böylelikle geçiyor saatler, yemekler yeniyor, kahveler içiliyor. Ateş'le bir iki laf sokma dışında kesinlikle muhatap olmuyorum ama o zamanlarda da Cesur beyin ne kadar üzüldüğünü görünce abartamıyorum. Nikah tarihine de karar verildi. Gök ninem gelecekmiş bir iki güne, sonra kendi aramızda önce imam nikahı sonra da resmi nikah kıyılacakmış. Beş gün sonra evli bir insan olacağım. Düğün falan istemedim. Zaten hayallerimin çoğu tepeme yıkıldı bir de sevmediğim bir adamla düğüncülük oynayamam. Bari gelinlik hayalim sevdiğim kişiye kalsın. Bunları da konuştuktan sonra kalktılar. Yalan yok Cesur beyi çok sevdim hatta giderken elini bile öptüm ama o kalasın yüzüne bile bakmadım. Kaldı ki adam ben yokmuşum gibi davrandı. Gururum incinmedi değil yani. Acaba onun için de zor mu bunlar? Zordur tabi belki sevdiği falan vardı adamın, ben mani oldum. Aman banane ya ben kendi derdime yetemiyorum bir de ona mı yanacağım.
Onları uğurladıktan hemen sonra odama geçtim, Ayaz'a rapor ettim her şeyi. Sinirden öldü o da benim gibi. Anlatınca biraz olsun rahatlayıp uykunun güzel kollarına kendimi bıraktım.
Nikah gününden bir gün önce;
Ateş Çırağan:
"Oğlum ciddi ciddi evleniyorsun lan. Vay be, Ateş gecelerden mahrumsun artık ha koç."
"Ulan Mert başlatma şimdi gecelerine, açma şu konuyu sinirleniyorum. Gece dediğin nedir hem Mert? Duyan da ben alemci bir insanım zanneder."
"Ne dedim be yavrum, seni zaten tanıyan tanıyor. Kaç yaş var yengeyle aranızda, liseyi bitirmiş mi?"
"Mert yengene başlatma şimdi. Banane olum elin kızının yaşından. Daha oyuncaklarla falan oynar o. Öyle bir izlenim bıraktı bende zaten iki üç kere gördüm. Yok bu böyle olmaz benim onunla konuşmam lazım."
"Ne konuşacaksın?"
"Boş ver sen hadi görüşürüz."
Beynim iyice kazan oldu bu evlilik meselesi yüzünden. Ya ne demek beşik kertmesi gibi evlilik yapmak, hangi yüzyıldayız. Ateş Çırağan küçücük bir kızla evlenecek. Ah dede ah yaktın beni. Hemen arabama binip Cenkerlere yola koyuldum. Küçük hanımı bir süreliğine almam lazım çok geç olmadan. Ki sağ olsunlar müstakbel damatlarını hiç kırmayıp izin verdiler. Kız öyle mutsuz ki ama bir gör sanki bu evliliğe çok meraklıyım.
Neyse sahilde bir banka oturduk. Uzatmadan konuya girdim.
"Bak ufaklık zor durumdayız. Vazgeçirmek için çok uğraştım ama olmadı ki sende uğraşmış ama başaramamış gibi görünüyorsun. Sana bir teklifim var. Bak madem mecburuz bu işe, bizim istediğimiz de olmalı. Duyduğuma göre okul hayallerin varmış, oku ama yurt dışında. Ben de burada kendi işime bakayım. Sen kendinden taviz vereceksin yurt dışına giderek ama ben de vereceğim. Buradakileri oyalayacağım, hayallerine ulaşınca dönecek karım(!) deyip geçiştireceğim. Sizin şirketin işleriyle, senin hisselerinle ilgileneceğim. Her kuruşunu sana göndereceğim. Sende artık nereye gidersen ağalar gibi takılacaksın. Teklifim bu, hoşuna gitsin veya gitmesin. Ben uzun uzun düşünüp anca böyle bir çözüm bulabildim. İnan başka çaremiz yok, kusura bakma ama senin gibi biriyle gerçek bir evlilik hayal dahi edemem. Yaşın, tipin, konuşman, giyinişin... Ve daha nicesi. Benim daha yaşamam gereken bir gençliğim var. Çocuk bakıcılığı yapamam." deyip bitirdim.
Tamam sonu biraz ağır oldu ama ben de gergin anlar yaşıyorum ben de yirmi üç yaşındayım daha.
Kız söylediklerime gülümseyip anlaştık dedi. Ama kırıldı da belli yani.
"Ben kendim dönerim siz gidin." Dedi, tabi ki canıma minnet.
"Peki yarın görüşürüz bu anlaşmayı kimse bilmeyecek ufaklık."
Zümrüt Cenker
Egoist beşon. Ufaklık dediğin dili kökünden koparmayı bilirdim ama dua et teklifin işime geldi. Her ne kadar sonlara doğru içimdeki özsaygımı ve öz sevgimi yaralasan da. Hayaller için katlanacağız artık ne yapalım. Ateş gidince hemen Ayaz'ı çağırdım. Baştan sona anlattım.
Kimse bilmesin dedi ama ondan asla saklamam. Sınavımıza iki hafta kaldı zaten. Anlattıklarıma hem kızdı hem de çok sevindi Ayaz. Güzelce okulları araştırma kararı aldık. Gelebilirse o da geleceğine söz verdi.
Bakalım.
En güzele emanetsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...