"Bu Ayaz nerden çıktı dede. Kendi kendine gidemiyor mu bu kız."
"Gidemez tabi. O çocuğu sevdim ben ona emanet edebilirim kızımı."
"Ne emaneti dede. Niye karımı ona emanet ediyormuşum."
"Karın demedim evlat kızım dedim. Ateş ne istediğine karar ver evladım KARINla konuş bu gece sabah kararınızı bildirin ona göre hareket edelim."
Ne dicem ki ben ufaklığa.***
Zümrüt Çırağan:
Geldiğimizden beri yatıyordum. O pis odunun yüzünü görmemek için ama artık Ayaz'a ayıp oluyor diye çıktım.
Dedemle salonda oturuyorlardı. Dedem bir şeyler anlatıyordu Ayaz'a.
"Tamam Cesur dede hallederiz." İkisi de gülüyordu.
"Neymiş o halledeceğin Ayaz?" deyip yanlarına oturdum. Tabi bir şey demedi, beni meraklandıracak ya.
"Nasıl oldun kızım?"
"İyiyim Cesur dede. Alışamıyor insan evet ama alışmış gibi gösterebilmeyi öğreniyor."
"Ölüm Allah'ın emri yavrum. Ondan geldik yine ona döneceğiz değil mi?"
"Öyle dede. Öyleymiş yani, yeni farkına vardım. Ben daha önce hiç ölümle ilgili düşünmemiştim."
"Olur mu kızım öyle ölümü unuttuğumuz bir an bile olursa vay halimize. Sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum kızım. Ayaz'la konuştum kabul etti."
"Dinliyorum dede." dedim ben de bu anı bekliyordum merakla. Neyi kabul etti Ayazoğlan.
"Merhaba" diye geldi odunlar şahı. Biz de seni beklemiyorduk.
"Ve aleykümselam oğlum."
"Pardon dedem unutuyorum hep. Ben Zümrüt'le konuşmak istiyorum müsaaden olursa dede." Öküze bak be. Benimle konuşmak istiyor yüzüme bile bakmıyor.
"Buyur konuşun oğlum tutan mı var?"
"Sadece Zümrüt ile dede. Anlatabiliyor muyum?"
"Konuşun bakalım karı-koca baş başa. Zümrüt hadi evladım."
"Tabi dede." Ateş'in yüzüne bile bakmadan bahçeye çıktım. Yine ne yumurtlayacak çok merak ediyorum.
"Nasılsın Zümrüt?" Vay vay vay Ateş beyimize bak hele sen.
"Hayırdır Ateş hangi dağda kurt öldü? Bunu sormak için mi çağırdın beni ta oradan buraya."
"Aman be sen ne anlarsın kibarlıktan. Dedem gitmeni kabul etti. Onu söyleyecektim."
"Ne! Gerçekten mi? İzin vermeyecek diye çok korkuyordum." Sonunda senden kurtulduğum için çok mutluyum demek isterdim ama sonra söyleme için saklıyorum.
"Ama bir şart koştu." Al işte...
"Ne şartıymış o?"
"Boşanmamız lazımmış anca öyle gidebilirsin."
"Gerçekten mi? Allah'ım bu son zamanlarda duyduğum en güzel haber."
"Yani hemen kabul edecek misin?"
"Ne o, çok meraklıyız galiba bir kız çocuğuyla evli kalmaya!"
"Ben sordum sadece bir şey mi dedim sanki." Yahu bundan güzel haber olabilir mi?
"E aralarındaki anlaşma ne oldu? Bunca eziyeti niye çektik madem? Bunca tantana bu kadarcık evlilik için miydi?"
"Ben de bilmiyorum ufaklık. Ya Zümrüt gider boşanırsınız yada burada kalır evli kalırsınız dedi. Bana sorarsan evli kalıp gitmen daha iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...