...
Nefes almam gerektiğini biliyorum ama alamıyorum. Ateş'in elinin değdiği yüzüm alev alev yanarken bir adım geri gittim.
'Eş' kelimesi sanırım ben de çok olumsuz bir mana kazanmış. Tüylerim diken diken olmuştu adeta.
Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum. Sevgiden falan değildi ama bu şaşkınlıktandı. Hala mı? Bitmemiş miydi? Olabilir miydi?
"Ciddi misin sen?" Bence sesim gayet keskin ve ciddiydi. Ateş'e nasıl geldi bilmiyorum ama gülümsüyordu.
"Senin derdin ne Ateş? Benden istediğin ne?"
"Herhangi bir şey istediğimi söylemedim Zümrüt sadece unutmaman gereken bir şeyi hatırlattım. "
"Nasıl boşanılıyor o zaman? Ateş ben gerçekten anlamıyorum." deyip yürümeye başladım.
Arkamdan geliyordu. Arabasını geçip yürümeye devam ettim. Oda peşimden gelmeye devam etti. Ne düşünsem ne tepki versem bilemiyorum gerçekten. Konu hakkında bir bilgim de yok ki ahkâm keseyim. Düşünemiyorum bile.
Kime sorsam kime danışsam bilmiyorum gerçekten. Şoktan olsa gerek istemsiz gözümden yaşlar dökülüyordu. Yüreğim tuhaf bir şekilde rahatlamıştı ama fazla gelmişti.
"Zümrüt." dedi kolumdan tutup kendine çevirdi.
Yüzümde hâlihazırda akmakta olan yaşları sildi.
"Ağlaman için söylemedim. Ağlayacağını bilsem cidden açmazdım konuyu. Özür dilerim." dedi eli tabi ki ensesine gitti hemen.
"Niye söyledin Ateş? Neden yine bu konu? Cidden ya. Sen neden takıldın bu konuya? Bitseydi madem, boşandık Ateş. Bitmiştir yani." Kızgın bir boğa gibi görünmek istemiyorum ama sabır da bir yere kadar.
"Çünkü ben denemek istiyorum Zümrüt?" Suratına bakakaldım. Yok, bu adam normal değil. Cidden sıkıntılı.
"Neyi denemek istiyorsun tam olarak Ateş?" anladığım halde sorma gereği duydum. Makul bir cevap bekliyorum çünkü. Yağmur çiselemeye başladı bu sırada.
"Zümrüt arabaya geçelim mi? Yağmur başlıyor bak."
"Ateş konuş. Dinliyorum."
"Zümrüt ben seninle olmayı istiyorum." Devrim gibi değil miydi bu söz.
"Zümrüt ben senin bana gülümsemeni istiyorum, sadece bana." Üstüne basa basa.
Beynim işlevini yitirmek üzereydi artık. Yağmur da iyice şiddetini arttırmıştı.
"Ateş." dedim kollarımdaki ellerinden kurtularak.
"Biz birbirimize uygun değiliz. Bunu acı bir şekilde tattık. Hatırlamıyor musun Ateş ben kimim? Ben ufaklığım, o örgülü kızım."
"Ben o örgülü kıza ilk gördüğüm andan beri meftunum Zümrüt."
"Ateş eve gitmek istiyorum, konuşmak istemiyorum artık." Yürümeye başladım tekrar.
"Ben bırakırım sırılsıklam oldun zaten Zümrüt."
"Kendim giderim." tabi ki dinlemedi. Kolumdan tuttuğu gibi arabaya doğru yürümeye başladık.
Arabanın yanına geldiğimizde kolumu bıraktı.
"Eve bırakayım. Sonra ne istiyorsan yap Zümrüt, ne düşünmek istiyorsan düşün olur mu? Seni hiçbir şeye zorlayamam. Zorlamam." Ön kapıyı binmem için açtı. Onun arkasından dolaşıp arka koltuğa geçtim. O da açtığı kapıyı kapatıp kendi yerine geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...