Bölüm: 30

4.8K 332 27
                                    


Onların hiç biri mühim değildi her türlü açıklardım da, merdivende bize öylece bakakalan bir çift kızgın göze bunu nasıl açıklayacağım gerçekten bilmiyorum!

Kendini resmen koala gibi bana dolayan kadını hızla ittim. 

"Hanımefendi noluyor, kimsiniz siz?" Kadın yüzüme şaşkınca bakıyordu. Allahım bugün noluyor ya. Bi an herkes durdu ben sesimi yükseltince. Resmen tüm dikkatler bize çekildi. 

Kadın kulağıma doğru uzandı. 

"Çok özür dilerim ben sizi çok sevdiğim ve beğendiğim biriyle karıştırdım yüksek ihtimalle." Tamam da sesli söyleseydin nolurdu sanki. 

Bu sırada Zümrüt hiç beklemediğim bir hareket yaptı ve yanımıza geldi. 

"Arkadaşınla mı karşılaştın?" Yüzüme bakıyordu ama gözleriyle deliyordu resmen. Hışımla kadına döndü. 

"Merhabalar." dedi kim olduğunu bilmediğim aslında bizimle hiç alakası olmayan o kadın.

"Yok arkadaşım değil, yani hiç bir şeyim değil. Beni biriyle karıştırmış hanımefendi."

"Ha ne bileyim öyle özlemle kucaklaşınca ben de zannettim ki birbirini çok seven iki arkadaş kavuştu herhalde."

"Zümrüt görmedin mi ben sarılmadım ki o sarıldı." Biz kendi aramızda Türkçe konuşurken kadın anlamadığından olsa gerek bize saf saf bakıyordu. Sıkılmış olacak ki dibime sokulup elini uzattı. 

"Olsun yine de tanışmış olduk. Umarım sizinle tekrar karşılaşırız." Ben ne yapsam ki diye elim ensemde kala kalmışken kadının uzattığı eli Zümrüt tuttu ve sanırım biraz sert tuttu çünkü kadından bir 'ahh' sesi duyduğuma yemin edebilirim. 

"Burası çok büyük bir yer tekrar karşılaşacağımızı zannetmiyorum. Bu adam da öyle boş bir adam değil, boş işlere ve insanlara pek vakit ayıramaz." Kadın hışımla çekti elini ve hızla çıktı mekandan. Ulan bir dünya adamla uğraşırım da şu kadınlara karşı bir şey yapamıyorum. Dillerini anlayamıyorum bir türlü. 

"Sana afiyet olsun Ateş."

"Zümrüt gördün işte kadın sarıldı bir anda. Ben bir şey yapmadım."

"Ateş tanısan da beni ilgilendirmez biliyorsun, bir şey demedim." Ellerini havaya kaldırdı. 

"Öyle bakmıyorsun ama."

"Dedem bakıyor Ateş sadece lavaboya gidecektim ben. Sen de git otur ki daha fazla tanıdıkla karşılaşma yoksa kahvaltı yapamayacaksın bugün. Hadi Allah'a emanet ol."deyip gitti lavabo tarafına. 

Dedem gözlerini dikmiş bakıyordu suratıma. Gülüp gülmemek arasında kalmıştı. Yanlarına gidip yerime oturdum hemen. 

"Sadece kahvaltımızı yapalım, soru soranı, dalga geçeni yakarım; dedem hariç."

"İşte saygı duyulması böyle bir şey evlatlarım. Bir atandan çekineceksin bu hayatta bir de hanımdan."

Herkes güldü hatta hunharca kahkaha attı bir anda. Utanmadan Berat'ta gülüyordu.

Elimdeki peçeteyi top yapıp suratının ortasına attım.

"Sen niye gülüyorsun lan. Rezil maskara oldum senin peşinde koşarken."

"Abi ben ne yaptım, her şeyi eşsiz yakışıklılığına borçlusun." Yine güldüler tabi.

"Makarası bir yana hiç hoş bir manzara değildi Ateş." dedi Bedir abi.

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin