Bölüm:2

17K 669 38
                                    

*Arkadaşlar fikir ve görüşleriniz belirtirseniz çok mutlu olacağım, teşekkür ederim.*


Nikahtan 1 hafta önce:

Zümrüt Cenker:

"Anne ben Ayaz'ın yanına gidiyorum. Haberin olsun." der demez kapıyı çarpıp çıktım. Doğum günümden beri kendimi toparlamak, bu işten nasıl çıkacağımı bulmak için uğraşıyorum ama hiçbir çıkar yol bulamıyorum. Evlenmek ve ben?

O gün bütün gün baygın kalmışım. Uyanır uyanmaz neden diye sordum babama, neden ben on sekiz yaşında böyle bir şeye onay vermek zorundayım. Nasıl böyle bir aile olduğumuza varana kadar her şeyi sordum. Uzun uzun düşündü önce, sonra yanımdaki herkese çıkmaları için işaret verdi.

"O zamanlar ben çocuktum ama bende çok severdim Cesur amcayı. Rahmetli babamla annemin hastalığında tanıştılar.

Canım annem öyle kötüydü ki o zamanlar. Tamamen çökmüştü. Kalbinde delik vardı. Makinelere bağlı yaşıyordu. Babamın çalmadığı kapı, gitmediği doktor kalmamıştı. Herkes aynı cevabı veriyordu.

'Uygun bir kalp bekliyoruz. Adınız ilk sırada. Fakat yine de kendinizi her şeye hazırlayın.' Öyle kötüydü ki her şey...

Aylar geçiyordu hiçbir bağış gelmiyordu babam bir ara kendi kalbini bile vermeye kalkmıştı ama kanları uymuyordu. Böyle hastanede süründüğümüz günlerden birinde büyük bir trafik kazası olayı geldi. Sarhoş bir adam trafiği mahvetmiş. Ona yakın yaralı vardı ikisi çok ağırdı. Biri kazayı yapan sarhoş diğeri de ilk çarptığı aracın sürücüsü bir genç kız, Hayal abla. Anneciğim gibi o da yattı aylarca kendine gelemedi. Yakınları, kardeşleri, annesi, babası hepsi mahvoldular. Ben de dedim ya daha küçüktüm o zamanlar. Hepsiyle tanışıp görüşürdüm.

Birkaç kere gizli gizli Hayal ablanın yanına da girmiştim. Öyle benziyordu ki anneme gören annemin kızı derdi. Konuşurdum onunla anlatırdım, kim dışarıda ne yapıyor. Annemi anlatırdım. Annemle yapmak istediklerimi ama yapamadıklarımı, her şeyi tek tek anlatırdım. Bir gün yine girdim, ben böyle konuşurken yüzüme biri dokundu. Kafamı bir kaldırdım ki zümrüt gözleriyle bana bakıyor Hayal abla. Sonra da odaya babası girdi. Meğer Cesur amca ben odaya her girişimde izlermiş beni. Anlattığım her şeyi dinlermiş. Hasretle sarıldı kızına, doyasıya öptü. Hayal abla gülümsüyordu sadece, benim saçlarımı okşuyordu. Öyle mutluydum ki. Sonra o naif o kibar sesini duyduk.

"Anlattıkların için teşekkür ederim küçük bey. Beni anneni öpermiş gibi öper misin?"

Babasından da izin alıp öptüm Hayal ablamı, öyle güzel kokuyordu ki annem gibi. "Teşekkür ederim küçük bey. Baba Bedir'im sana emanet, onu çok seviyorum." Bedir isminde bir oğlu varmış, onunla tanışmamıştım.

"Babam aslan babam bu çocuğa yardım et olur mu?" dedi sesi çıkmıyordu neredeyse.

Sonra zümrüdün en güzel tonu olan gözler kapandı. O Allah'ın cezası makineden öyle sesler geldi ki. Nefret ettim. O sesten de hastaneden de nefret ettim. Bir sürü doktor girdi odaya babasıyla beni çıkardılar. Babası yere çöktü. Ağladı ağladı ağladı.

Ben ilk defa bir çınarın yıkılışını seyrettim. Gitti Hayal abla. En son gördüğümde yüzünü bembeyaz bir örtüyle örtmüşlerdi. Çok ağladım. Annem için ne kadar üzüldüysem ona da üzülmüştüm. Annem gibi kokuyordu. Annem hastaneye yattığından beri beni hiç yanına sokmamışlardı.

Hayal ablam bana sığınacak liman gibi olmuştu. Onun gidişinin üzerinden günler geçti. Sonra bir gün annemi gösterdiler bana, artık iyileşeceğini söylediler. Öyle mutlu oldum ki anlatamam. Gökgözlü anneme sıkı sıkı sarıldım.

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin