Telefonumun sesiyle kendime geldim, oturduğum koltukta uyuyakalmışım. Aslında gün içinde uyuma gibi bir alışkanlığım yoktur ama sıcaktan olsa gerek.
Arayan Canan'dı, hemen açtım.
"Efendim?"
"Ateş bey kusura bakmayın rahatsız ettim."
"Önemli değil bir sorun mu var?"
"Zümrüt hanımla ilgili efendim."
"Ne oldu?" Oturduğum koltuktan kalktım hışımla.
"Zümrüt hanım aylar önce siz daha hastanedeyken Türkiye'ye dönmüş efendim." Biliyordum bunu zaten, tahmin etmesi zor değil. Ama ben başımda beklediğini sanıyordum. Yani bana öyle söylemişlerdi.
"Bunu zaten tahmin ediyorduk."
"Sorun şu ki efendim Türkiye'ye girdikten sonra herhangi bir hareketi yok. Buharlaşmış sanki. Hastane girişi, banka işlemi, okul kaydı. Hiç biri yok. Adını falan değiştirmiş olabilir mi?"
"Sanmıyorum. Neyse sen araştırmaya devam et."
"Peki efendim, iyi günler size."
"Sanada." deyip kapattım. Görünmez olmaya karar vermişse öyle olsun. Dönüp durduğum odaya göz gezdirdim. Neyin yasıydı bu tuttuğum.
"Allah'ım çıldırmak üzereyim, yardım et n'olur." diye yakardım kendi kendime. Sonra odanın camlarını açtım. Elimdeki anahtarı dolabın üstüne bıraktım. Yan taraftaki kendi odama geçip kendimi banyoya attım. Buz gibi su beni kendime getirirdi.
Kısa bir duşun ardından havluya sarınıp çıktım banyodan. İşe gitme gibi bir derdim olmadığından rahat bir şeyler geçirdim üzerime. Saate baktığımda ikiye geliyordu. Ben uyurken ezan okunmuş olmalıydı. Öğlen namazını kılmak için abdest aldım önce. Sonra seccadeyi serip namaza durdum. Namazımı da kılınca çıktım odadan. Alt kata indiğimde mutfaktan sesler geliyordu. Tüm kadınlar toplanmış bir şeylerle uğraşıyordu.
"Zaten bir sürü şey hazırlamıştı Neriman abla, siz n'apıyosunuz bir de?"dedim dolaptan suyu alırken.
"Midem ezildi azcık. Bir şeyler atıştıralım dedik, sofra kuruyoruz bahçeye."
"Anladım. Neriman abla yok mu?"
"Geldim paşam buyur, bir şey mi istemiştin?"dedi bahçeden içeri girerken. Elimdeki bardaktaki suyu içip bardağı tezgahabıraktım.
"Abla o odayı açtım. İçindeki özel eşyaları kutulayıp çalışma odamın bir köşesine bırakıver. Açık kalsın artık." Kısık sesle söylediğim sözlere şaşırmış yüzüme tuhaf tuhaf bakıyordu. Ensemi kaşıya kaşıya bahçeye çıkarken Mislina'yla göz göze geldik. Acıyor muydu bu kız şimdi bana.
Bahçeye çıktığımda Bedir abi kendi kendine oturuyordu.
"Dedem nerde?"
"Biraz uzanmaya çıktı şimdi. Sıcak yordu adamı."
"İyi yapmış."dedim yanındaki sandalyeye otururken.
"Ee oturma kalk senin şu yürüdüğün yolları görelim sofra kurulana kadar. Otur otur sıkıldım." Sırıtmama mani olamadım.
"Sen canımsın."deyip ayağa fırladım. Bahçedeki yolu aşıp orman yoluna giriş yaptık.
"Anlat bakalım nasıl işler, yetişebiliyor musun?"
"İyi abi her zaman ki şeyler alıştım artık."
"Cenker Holding'in durumu nasıl? Takip ettim biraz medyadan da işleri ilerletmişsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...