Bölüm: 33

4.3K 337 31
                                    




Gitmem veya kalmam Zümrüt'ü hiç ilgilendirmiyordu, bunu çok belli ediyordu. Yada beni deniyordu bilmiyorum. Bana kalsa hemen dönme gibi bir düşüncem yoktu kesinlikle.

Şirketteki her şeyi halledip gelmeme rağmen dünden beri sürekli bir sorun için arıyorlardı. Dedem de gitmemi istedi en sonunda. Aklım şu şerefsizdeyken nasıl giderdim ki. Artık kartlarını açık oynayacaktı. Zümrüt'e bir zarar verirse ne yapardım ben. Zoru derdi benimleydi evet biliyorum ama elbette Zümrüt'e yaklaşmaya çalışacaktı.

Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. Belki de dönüp dolaşıp evlerinin önüne getiren güç sevgidir. Belki de korkudur. Sağı solu belli olmaz bu kızın kendi kendine dışarı çıkar falan. Haber ver dedim ama bana laf sokmaktan öteye geçmiyor ki sözleri.

"Haklı tabi." Direksiyona vuruşumla korna çaldı. Elim ayağıma dolandı birden bire. Arabanın camları kaplıydı. Işıklarda kapalıydı. Birinin beni görmesinin imkanı yoktu ama yine de tedirgin oldum.

Ben gitmek ve kalmak arasında bocalarken telefonum çalmaya başladı. Ekrandaki ismi görünce heyecanlanmaya başladım. Zümrüt beni pekte sık aramazdı zira. Gecikmeden açtım.

"Efendim?"

"Ateş gitsen mi artık?"

"Nasıl yani?"

"Kapının önüne kamp kurdun diyorum git artık." Hadi canım.

"Sen nerden gördün beni?"

"Tek akıllı sen misin? Arabanı tanıdım. Git artık hadi, merak etme gelmez kimse. Onun derdi benimle değilmiş."

"Göstericem ben ona derdi de ahh seni burda bırakacak olmam elimi ayağımı bağlıyor."

"Ateş hadi git artık, söz bir şey olursa ben seni arıcam ilk önce."

"Emin misin?"

"Eminim sen git."

"Bak gidiyorum. Bu arada ben bugün değil de yarın öğlen binicem uçağa. Seninle görüşmek istiyorum gitmeden. Uygun olur mu?" Daha şimdiden kıvranmaya başladıysam vay halime diye düşünmeden edemiyorum.

"Görüşürüz nasipse. Haydi Allah'a emanet ol." deyip kapattı.

Onu çok fazla yıpratmıştım sanırım. Düzelecek mi, daha mı kötü olacak. Bir türlü kestiremiyorum n'olacağını. Ya nasip, deyip sürdüm arabayı. Giderken perdedeki kımıldama gözümden kaçmadı değil ama.

Eve geldiğimde herkes bahçedeki çardaktaydı. Çay keyfi vardı sanırım. Arabayı parkedip indim aşağıya.

"Oo gel kardeşim gel." diye seslendi Sinan. Yanlarına doğru giderken bir anda ayağa kalktı hepsi. Bana doğru koştular. Her şey o kadar bi anda oldu ki anlam veremedim n'olduğuna.

Arkamı dönmemle karnımda bi sıcaklık ve acı hissetmem bir oldu. Karşımda tanımadığım bir adam vardı. Elini tutup çektiğimde daha çok canım acıdı.

"Kimsin sen?" dedim sesimi duyabiliyor muydu bilmiyorum. Bana bile zor geliyordu çünkü. Nefes alışımla acı artıyordu.

Onu tutmama rağmen bir kere daha soktu bıçağı. Attığım yumrukla geri doğru savrulup yere düştü. Yerden kalktığı gibi kaçmaya başladı. Olduğum yerde kalakaldım. Karnımdaki bıçağı çıkarmak istiyor ama bir türlü tutamıyordum. Dizlerimin üzerine çöktüğümde dedem vardı başımda.

Sesleniyordu ağzı kımıldıyordu ama ben anlamıyordum.

"Oğlum."diyişini duydum. Gözlerimi açık tutmak istesem de olmuyordu. Zihnimde Zümrüt'ün yüzü, kulağımda dedemin sesi dolanıyordu.

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin