Selamunaleyküm güllüğümün misafirleri..
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm kaleme almışımdır.Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Rabbim Ramazanın hayrından bir nebze olsun faydalabilmek nasib etsin.
Oruçla aranız nasıl? Biraz sohbet edelim buradan. Benim çok şükür aram gittikçe iyileşiyor. Tek zorlandığım nokta güneş. Ben normalde her Ramazan memlekette olurdum, bu sene çalıştığım için İstanbul'a hapsolmuş durumdayım. Buna da şükür ama şikayet etmek haddimize bile değil.
Sonra güzel kardeşlerim, kanayan yaramız Kudüs'ten konuşalım. Birbirimiz ile konuşmasak bile Rabbimize Kudüs ile ilgili duada bulunalım.
Ben çok fazla tv haber vesaire izlemiyorum internetten takip ediyorum haberleri ve inanın yediğim içtiğimden tad dahi alamıyorum. Mübarek Ramazan'a bu şekilde başlamakta varmış nasibimizde.
Kudüs bizim ilk secdemiz. Resullullah(as)'ın Mirac'a yükseldiği o kutsal şehir Kudüs. Bizim en önemli kutsallarımızdan Kudüs.
Tırnağımıza taş değmesine bile dayanamazken Kudüs'ün böylesine bir durum içinde olması, insanlığın da bu duruma bu kadar tepkisiz kalabilmesi gerçekten çok acı bir durum. Bu meseleyi sadece müslümanlar üzerine konuşmak yanlış bu sadece müslümanların kör ve dilsiz kaldığı bir mesele değil bu insanlığın kör ve dilsiz kaldığı bir mesele.
Kanayan yaramız Kudüs..
İnsanlığın yarası Kudüs..
Rabbim hem bu cihanda hem öbür cihanda yardımcımız olsun.
En güzele emanetsiniz..
...
"Derslerde aklın nerde oluyor acaba Zümrüt? Ne zaman baksam elinle kolunla oynuyorsun. Kaşınıyorsun. Bir şeyler karalıyorsun."
"Aklımın bir yerde olduğu yok Ayaz, nereden çıkardın? Sadece adapte olmakta zorlanıyorum artık."
Ayaz'a yalan söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bazen o kadar ısrarcı oluyor ki mecburen iyiyim, yok bir şeyim, her şey yolunda diye geveliyorum. Bir sürü yalan söylüyorum.
"Sadece kafanı kaldırıp hocanın yüzüne baksan, konuştuklarını dinlesen adapte olabilirsin aslında güzelim. Yani hiç olmazsa derslere, yanlış mı düşünüyorum. "
"Abartıyorsun. Yanlış düşünmüyorsun ama abartıyorsun."
Sevmedim burayı diyemiyorum. Evimize geri dönelim diyemiyorum. Çünkü hem gidecek bir yerim, bir bekleyenim yok. Hem de Ayaz burada fazlasıyla mutlu.
Geldiğimizden beri bir kere bile yüzünü asık görmedim. Tamam, benim surat ifademi görünce asılıyor orası ayrı ama olsun. Yine de mutlu.
"Kızlarla ilgili mi bir sorun var?"
"Tabi ki hayır. Gayet iyi anlaşıyoruz. Bana karşı çok iyiler."
"Senin gibi birine karşı iyi olmamak ne mümkün güzelim." deyip saçlarımı okşadı.
"O konuda biraz haklı olabilirsin bak."
"Evi mi özledin?" Ayaz'la kardeş olmak bazen çok yoruyor.
"Ayaz yok bir şeyim dedim az önce. Girebilir miyim artık evime." dedim kapısında yarım saattir beklediğimiz evi göstererek.
"Çok zor bir insana dönüşüyorsun gittikçe kardeşim. Bu beni çok korkutuyor. Ben eski Zümrüt'ü çok özlüyorum." Bende.
"Zor zamanlar atlattım Ayaz. Yanımdaydın. Gördün. Hasar bırakmaması mümkün değildi. Ama toparlarım yakında merak etme kardeşim."
"Öyle inanıyorum Zümrüt. Senin için her namazdan sonra dua ediyorum. Kendine gelmen için, kardeşimi geri istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...