Şirkete geldiğimde herkes çoktan toplantı odasına geçmişti. Canan hanım odanın girişinde elinde dosyalarla beni bekliyordu.
"Nasılsınız Canan hanım?"dedim elinden toplantı dosyalarını alırken.
"İyiyim Ateş bey, siz nasılsınız?"
"Bugünü bitirebilirsem çok daha iyi olucam." Canan'a gülümseyip toplantı salonuna giriş yaptım. Bir an önce bitmeliydi ama konuşacağımız konularda oldukça hassastı.
Toplantı bittiğinde saat altıya geliyordu. Henüz bir şey yememiştim ve ikindi namazını bir an önce kılmam gerekiyordu. Odamdaki lavaboya girip abdestimi aldım hemen. Namaz için ayırdığım küçük odaya geçip namazımı kıldım.
Küçük odadan çıkıp eşyalarımı almak için diğer odaya geçtim. Önümüzdeki hafta şirkete gelmeyi planlamadığımdan her şeyi ayarlamıştık Canan hanımla. Masamın üstündekilerle durakladım. Tavuk üstü pilavla biraz çorba vardı. Bir de Canan'dan bir not.
'Ateş bey özür dilerim ama dedenizin kesin talimatı var. Geçen sefer bundan söylediğiniz için tekrar söyledim efendim. Afiyet olsun.'
"Bari ayran koysaydınız yanına."diye söylendim masaya otururken. Sonra dolapta olabileceği aklıma geldi. Canan beni tanıyan biriydi. Sıcak içeceklerden hoşlanmazdım.
Tahmin de ettiğim gibi dolapta sürahide ayran vardı.
"Annem gibi oldu kadın iyice." Ayranımı bardağa doldurup geri oturdum sandalyeye. Hızla çorbayı bitirip pilavı kaşıklamaya başladığım sırada telefonum çaldı. Bedir abi arıyordu.
"Efendim."dedim ağzımda yemek varken.
"Yemek mi yiyorsun aslanım? Rahatsız ettim."
"Estağfirullah abi. Biraz acele ediyordum. Dedem yanında mı?"
"Evet n'oldu?"
"Söyle ona Canan hanımla uğraşmayı bıraksın. Aramıza kara kedi gibi giriyor. Kadın korkudan yüzüme bakamıyor." Ben son lokmamı yerken o dediklerimi dedeme iletiyordu.
"Çok konuşmasın bitirsin yemeğini dedi. Canan kızım memnun halinden demeyi de ihmal etmedi tabi." Abim aramızda telesekreter gibi aktarım yapıyordu.
"Hep başkalarını düşünsün o. Neyse abi bir sorun mu var?"
"Yoo nerdesin, toplantı nasıl geçti diye soracaktım. Eve ne zaman dönersin falan diye?" Yengem de o masada mıydı acaba. Hiç dikkat etmedim. İkbal vardı gerçi.
"Toplantı gayet güzeldi. Şu an ofise tıkıldım yemek yiyorum. Bir yere gitmem gerekiyor acil. Eve kaçta dönerim bilmiyorum. "
Ona hızla cevap verirken kalkmış üzerime çeki düzen vermiştim. Hoparlörde olan telefonumu masanın üzerine bırakıp İzmir toplantısı için hazırladığım evrakları da çantama koydum.
"Ne işin var akşam için?" Bu defa dedem direk kendisi sormuştu.
"Gül diye bir kadınla tanıştım. Daha doğrusu bu akşam tanışmayı planlıyorum dedem."
"Ateş iyi misin evladım. Dalga mı geçiyorsun benimle?"
"Sizin benimle senelerdir geçtiğiniz gibi mi dedem?" Sesim net ve duygusuzdu. Artık kimseye eyvallah demeyecektim. Sonuç olarak onu bulmuştum. Gerçekleri öğrenip bunca yılın hesabını sormam gereken kişi oydu sonuçta. Zümrüt...
Sonrasına da sonra bakacaktım. Ama bu konuyu sonsuza dek kapatmayı istiyordum. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın. Dedemden ses gelmeyince ben seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...