Biraz rahatlayabilmek için Güllük'e çıkmaya karar verdim biraz sonra.Artık ağlamayı kesmem lazımdı.
Namazımı ağlamanın verdiği sakinlikle kıldım. Ellerimi dua etmek için açtığımda hiç bir şey dökülmedi dilimden. Ne çok isteksizdim hayata karşı. İnsanın Allah'tan bir isteğinin kalmaması ne kadar acı bir şey. Arzu ettiğim hiç bir şey kalmamıştı. Uykuyla uyanıklık arası saçma sapan bir şey yaşıyordum.
Ayaz haklıydı biraz da. Takılıp kalmıştım geçmişe. Aylar geçmişti her şeyin üstünden. Bitmesi gerekiyordu artık. Harekete geçmem gerekiyordu.
Seccademi toplayıp kızların yanına indim. Bedia abla da gelmişti.
"Hoşgeldin abla."deyip sarıldım. Karnının belirginleşeceği günleri iple çekiyordum resmen.
"Hoşbuldum kuzum. Nasılsın?"
"İyiyim ablacım, sen nasılsın?"
"Çay koyuyorum sana da Zümrüt abla."dedi Mısra mutfağa giderken. Tabi ben bedenen çaya açım bugün.
"Ben de iyiyim ablacım nasıl olayım."
"Etek ne de yakışmış sana böyle." Şöyle bi kendime baktım. Hiç dikkat etmemiştim.
"Teşekkür ederim ablam."
"Yanınca giyiliyor etekler ablası. Yoksa kimse yüzüne bakmıyor. Ha o dar donlarda ne buluyo bu gençler anlamıyom ben." Ninem tam 90a vurmuştu yine ve goool.
"Ooo ninem kızmış da ne yanması kuzum hayırdır?"
"Yok bir şey ablam çay döküldü. Çok ciddi bir durum yok yani."
"Anladım canım. Dikkat et kendine. Ee kızlar sizler nasılsınız?"
"Valla ablacım ben ne yapayım beni biliyorsun tüm zekamı kullanarak ders çalışıyorum." diyerek girdi odaya Mısra. Bana uzattığı çayı sakince aldım.
"Bilmez miyim hiç, okula gidilmemiş bugün yine. Onu da farkettim."
"Ablacım dönem bitmek üzere, sınavlar da bitti zaten. O yüzden yani."
"Bilmiyorum artık Mısracım. Sonra aramız bozulmasın güzel bacım." Mısra cevaben kafasını sallayıp telefonuna gömüldü tabi.
"Zeynep nerde kaldı? Gelmesi gerekmiyor muydu şimdiye kadar?"
"Gelir şimdi abla."dedi
"Gelsin de bi sohbet edelim az ya."
"Sen nasılsın abla? Arabalarla aran nasıl?"
"Ayy hiç sorma Zümrüt. Görünce bile midem bulanıyor, o lastikle döşeme kokusu burnumu sızlatıyor."
"A kız gördüm gördüm de böylesini görmedim. Canına yazık oluyo yürürken."
"Öyle oluyor valla."dedim ben de nineme katılarak.
"Hanımım Ayaz'ın anneciği de böyleydi rahmetli hatırlamıyor musunuz?"
"Yaa gerçekten mi?"dedim şaşırarak ilk defa duyuyordum. Gerçi onun hakkında pek bir bilgim de yoktu güzelliği dışında.
"Doğru dedin Sevim. O da kapalı odalarda duramıyordu. Yavrum nerde cam varsa ordaydı."
"Ayaz'ın niye böyle dağ taş izlemeyi sevdiği anlaşıldı." dedim gülerek. Çayımdan bir yudum daha aldım.
"Ayaz'ın annesi vefat mı etti? Ben hayatta diye düşünmüştüm. Geçen sefer öyle söylemiştin sanki."dedi bana dönerek Mislina. Kafası karışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
EspiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...