...
Ateş Çırağan
Zümrüt..
Çok komik geliyor ya. O ufak kıza bu kadar büyük duygular beslemem..
İngiltere'ye yerleştiğinden beri, ne İngiltere'si cenaze gününden beri aklım, fikrim, kalbim hep o..
Kimsesizliğini gidermeyi ne çok isterdim. Ama o zamanlar kendimi bu duygulara yabancı hissediyordum. Tüm kalbiyle bana ait olmasını ne çok istiyorum şimdilerde. Benden başka kimseyi görmemesini, duymamasını, gülmemesini..
Kafama tüküreyim. Çocuk dedim ona, kendim çocuk gibi davrandım.
"Hop oğlum bizi mi görmeye geldin yoksa ağacı mı belli değil, hayırdır?" Bedir abiyle evlerinin bahçesinde oturuyorduk. Dedem biraz uzanmaya gitmişti.
Evde bizden başka kimse yoktu. Ayaz denilen çocuğun nerde olduğu merak etmeden alamıyorum kendimi. Zümrüt'ü arayıp ne yaptığını, kiminle olduğunu sormamak için kendimi çok zor tutuyorum.
"İşleri düşünüyorum öyle abi."
"Hangi işler ki bunlar? Normal şirket falan mı yoksa gönül işi mi?" Yan yan bakışlarına sadece güldüm.
"Kendini çok zorlama abim, hangi işte olursa olsun. Her şey olacağına varır. Duyuyorum İstanbul'da olanları, şirketlerde olanları. İşte her yere yeten elim kolum bir gönlüne yetmiyor. Bilmiyorum oradaki durumları." Nasıl desem nasıl başlasam bilemedim ki lafa.
"Abi."
"Söyle abisi." dedi çayından bir yudum aldıktan sonra.
"Derler ya hani nikâhta keramet vardır, nikâh kalpleri birbirine bağlar falan diye. Sanırım bana da öyle bir şeyler oldu."
Abim içtiği çayı öyle bir püskürttü ki suratıma resmen yıkandım.
"Ulan Ateş. Sen ne kadar neydü belirsiz bir adamsın ya."
"Abi sana evlenme teklifi ettik sanki ya." Yüzüm gözüm battı be.
"Oğlum kızla boşanacağım diye kendini yırttın. Madem onca yaygarayı niye kopardın."
"Abi ben yırtmadım ya. O istedi ben de ona uymak zorunda kaldım."
"Allah Allah adamı deli ediyorsun ya. Ee bunun için mi geldin buraya."
"Yani sayılır. Aslında evet."
"Biz de diyoruz kuzenimiz yeğen heyecanından geldi."
"O da var tabi abi, sen de bizi hepten öldürdün."
"Ne biliyim oğlum-" Çalan telefonuyla yarıda kesildi cümlesi.
"Söyle gülüm?" Bedia yengem arayan belli oldu. Birden ayağa fırladı. İstemsiz ben de kalktım.
"Sakin ol Bedia."
"Evde durun siz. Geliyorum ben." Telefonu kapattı.
"Ne oluyor abi?"
"Ben de anlamadım. Sabahtan beri bir adam elinde içi şişesiyle evi dikizliyormuş." O ne demek lan?
"Ne alaka abi gidelim hadi hemen."
"Hadi."
Bahçeden çıkarken Ayaz geldi. O da duyar duymaz geri bindi arabasına. Burada yaşasam ben bu adamı iki güne vururdum, çok net. Ha gidene kadar sağ bırakabilecek miyim onu da bilmiyorum.
Bedir abinin peşinden ben de aracıma binip ilerledim. Bu saatte ne içkisi ne dikizlemesi. Sabır çeke çeke sokağa girdim.
Bedir abi çoktan inmiş adamın yanına yürümeye başlamıştı. Ben de inip yanlarına gittim hemen. Camda hayal meyal görünüyordu birilerinin izlediği. Düşüncesi bile kalbimi öyle sıcacık etti ki. Ben nasıl böyle bir adama dönüştüm anlamıyorum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...