Uyandığımda herkes uyuyordu. Saat gecenin ikisiydi sanırım.
Öyle güzel uyumuşum ki tamamıyla doydum uykuya. Önce mutfağa inip bir şeyler atıştırayım dedim. Dolaptaki yemeklerden biraz biraz alıp ısıttım ocakta. Onlar ısınırken ben de kapalı olan telefonumu açtım. Eve geldiğimde şarjı bitmişti ben de öylece şarja takıvermiştim.
Açılan telefona birkaç mesaj geldi. Tabi ki Ateş'ten.
'Uyudun mu?' diye sormuştu.
'Ben çok uyumuş olucam ki uyuyamıyorum.'
'Yanımda olduğun için teşekkür ederim ve yanında olmadığım tüm anlar için özür dilerim.'
Güldürürken düşündürüyordu bu adam beni.
"Uyuyabildin mi?" yazıp gönderdim cevap olarak. Kalkıp ısınan yemeğimi de tabağa aldım. Ninem Ateş için üzüm hoşafı yapmıştı ondan da bir bardak doldurup oturdum masaya geri.
Karnım yatmadan önce gurulduyordu ama şu an zorla yiyorum resmen. Sanırım yalnız olduğum için.
Gelen mesaj sesiyle irkildim. Uyumamış mıydı hala bu adam.
"Uyuyabilemedim. Öyle romantik romantik Ayaz'ın uyumasını izliyorum." Romantik çitlembikler sizi.
"Ayaz orda mı kaldı?" Ben Bedir abi kalır sanıyordum.
"Nasıl yüklendiysen adama beni sevmediği halde gözü gibi bakıyor."
"Ne yüklenmesi, benim Ayaz'ım zaten çok iyi kalplidir." Tarihimizin en uzun mesajlaşmasını yaşıyorduk şu an.
"Ya ya sorma. Öyle iyi kalpli ki. "
"Aa aa neyini gördün be kardeşimin."
"Sen boşver şimdi onu, napıyosun bu saatte ayakta." Başladı yine.
"Gelir gelmez uyumuştum, karnım acıktı biraz da yemek yiyim dedim."
"Ha iyi afiyet olsun. İşte ben de serum yiyorum, öyle lezzetli ki." Orda yattığı her andan ben sorumluydum aslında.
"Ben çok özür dilerim Ateş."
Bir süre cevap gelmedi. Ben de kalan yemeğimi yedim. Hoşafı da içip çıkardığım bulaşıkları yıadım hemen. Bu sırada mesaj geldi.
"Zümrüt bir kere daha özür dilersen o adamı öldürürüm. Ya o beni ya ben onu. Kendini veyahut başka birini suçlamayı kes artık. Nasipmiş, olacağı varmış yani. Ötesi yok. Sen kendini üzdükçe benim canım daha çok yanacak. Bunu bil."
Ölümle ilgili ne kadar kolay konuşuyordu böyle. Benim aklım çıkıyordu halbuki.
"Tamam Ateş gece gece saçma sapan konuşma. Düşünmem de söylemem de. Yat uyu hadi. Namaz kılıcam ben daha."
"Yatıyoruz zaten burda, sanki kımıldayabiliyoruz."
"Yat sen yat."
"Hadi kıl sen namazını imsak girer bi saate."
"Tamam."yazıp gönderdim.
Öyle derken böyle derken nasıl böyle konuşmaya başladık Ateş'le anlayamıyorum. Odaya yavaş yavaş girdim Mislina'yı uyandırmamak için ama o uyanıktı zaten.
"Bir şeyler yedin mi kuzum?"diye sordu çalışma masasına gömülmüş bir şeylerle uğraşıyordu.
"Yedim yedim de sen bu saatte niye ayaktasın?"
"Ahh uyuyamadım. Amcamlarla birlikte ben de dönüyorum Türkiye'ye. Biliyosun babamın ameliyatı var önümüzdeki hafta. Gitmeden son işlemleri hallediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güllük
SpiritualBahçenin diğer tarafında göz göze geldiğim adamla kanım çekildi. Ateş öylece durmuş, yüzüme bakıyordu. Gözlerinde kızgınlığı, özlemi, nefreti gördüğüme yemin edebilirdim. Köşe bucak kaçtığım, sesini soluğunu özlediğim o adam, sonunda Güllük'ü keşfe...