Bölüm: 51

5K 325 30
                                    


 Sevdiğim adamın sevdiği kadındım. Ve evimizdeydim. 

Bu uyuduğum en güzel uyku olacaktı. ..

--

Telefonumun alarmı bir yerlerde çalıyordu ama ben kıpırdamak dahi istemiyordum. Gözümü açamayacak kadar uykum vardı. Yine de namazın geçmesinden korktuğumdan uyanmaya çalıştım. 

Onu da ilk o anda gördüm zaten, belime sardığı kolunu algılamam biraz zamanımı aldı. Anın şokuyla küçük bir çığlık kaçtı ağzımdan, gözlerini dahi açmadan konuştu. 

"Sana da günaydın karıcığım."

"Sen hangi ara sokuldun bana bu kadar."

"Kuru iftira, uslu uslu uyudum ben."

"Bu koltuk hangi ara bu hale geldi?" Köşe gibiydi aslında şimdi uzun ve geniş bir yatak olmuştu. 

"Benim sihirli eşyalarım, sen her sabah ciyaklayacakmısın böyle. Evlendiğime pişman mı olmalı mıyım?"

"Olmalı mısın?"dedim başımı omzuma eğerken. 

"Azıcık daha uyusana. Saçlarının kokusunu çekip aldın burnumun ucundan." dedi mayışıklığın zirvesindeki sesiyle. Ahh nasıl da uykuya teşvik eden bir sesti. Hem benim saçlarım hangi ara çözülmüştü. Ne örtü kalmıştı ne örgü.. 

Çabuk mu alışmıştım bilmiyorum ama o benim kocamdı artık, bu ayrıntıya takılmadan kolumun üzerine geri uzandım.

"Ateş'imm."dedim usulca kulağına doğru. Gözlerini kocaman açıverdi. 

"Namazımızı kılalım tekrar uyuruz istersen."

"Saat o kadar oldu mu ya?" dedi kollarını çözerken. Hayır kalkıp gitme şansım yoktu, daha sandalyemin nerede olduğunu bile bilmiyordum. Eve almış mıydı acaba?

"Sandalyemi getirebilir misin? Lavabo ne taraftaydı?" Bak işte ben şimdi nasıl gidecektim tuvalete, gerçi henüz gerek yoktu ama ya aniden gitmem gerekirse!

"Dur Ateşin şimdi halledecek." deyip doğruldu yattığı yerden. Pijamayla bile bu kadar çekici olması dışında bir sorun yoktu. Belki birazdan kalbime inerdi. 

Üzerimdeki örtüyü alıp koltuğun köşesi olması gereken kısmı düzeltti. Şimdi akşamki gibi köşe bir koltuk olmuştu. 

"Bu çok hileli bir koltuk." dedim.

"Kızdın mı diyemeyeceğim, en güzel, en deliksiz uykumu uyudum dün gece." dedi beni kucağına almadan hemen önce.

"Kızmadım ki." diyebildim kafamı boynuna gömerken.

"Namazımızı kılalım da güzel bir kahvaltıya gidelim. Ne dersin?"

"Hani uyuyacaktın?"

"Allah'ın izniyle yine akşam olacak nasılsa." dedi omuz silkerken. 

Evin üst katına çıkarken ilgiyle etrafı izliyordum. Asansör için alan yoktu hiç, sürekli böyle kucakta olamazdım. 

"Alt katta lavabo yok mu?"

"Var ama şu an orada abdest alman mümkün değil. Her şey aceleyle olduğu için böyle iki arada bir derede iş yapmaya çalıştık. Bugün her şeyi düzenleyeceğiz hayırlısıyla."

"Bak bu oda bizim odamız olacak." Odaya girdiğimde kalbim hızla çarpmaya başladı. Çünkü odanın bir duvarı boydan boya güllerle kaplıydı. Gerçek değillerdi. Duvar tamamen güle boyanmıştı. Ama bir resim bu kadar mı gerçek olurdu. 

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin