Bölüm: 47

4.6K 333 48
                                    

"Zümrüt evlenir misin benimle? Bu defa rızanla hanımım olur musun? Her şeyi unutturacak o eveti söyler misin bana?"

Benden mi bahsediyor bu adam? Cevap mı bekliyor? Nasıl olur? Bunca yaşanılandan sonra nasıl böyle bir şey ister? Ben, benimle irtibat kurmasına şaşırırken o karşıma geçmiş evlilikten söz ediyor. 

"Ateş.." diyebildim. Daha ötesine dilim varmıyordu. Hayır demeliydim, başka bir cevap veremezdim ama dilim varmıyordu. 

"Yada cevap verme şimdi ben cevabını bugün istemiyorum. Bekle." dedi birden bire. Arkamda hissettiğim kıpırdanmayla Ateş kendini düzeltti. 

"Ben size belgeleri vereyim." 

"Teşekkür ederim." Resmen kekelememek için çabaladım. 

"Size anlatayım isterseniz evde yapılacak hareketleri." Ateş'e söylüyordu. 

"Buyrun?" 

"Yok hayır ev arkadaşım o değil." Ateş ters ters baktı. 

"Siz yine de anlatın. Ben de bileyim." Yahu sanki bu yaptıracak. Dinlesen ne olur dinlemesen ne olur.

Kız elime verdiği görselleri alıp tek tek gösterdi Ateş'e, nazik bir şekilde yapılacağından da bahsedip uzun uzun anlattı. Çalan telefonumla dikkatimi onların üzerinden çektim. Kevser arıyordu. 

"Efendim."

"Geldim ben kuzum nerdesin?"

"Hemen bir üst kattayım. Bekliyorum."

"Hemen geldim." Kapattı. İnşaAllah bunlar sizi son yoruşlarım olacak kıymetli arkadaşlarım. Ateş kızı dikkatle dinleyip teşekkür ettikten sonra kız müsaade isteyip odasına geri döndü. Bu sırada Kevser de gelmiş, şok olmuş gözlerle bize bakıyordu. Sessizce selam verdi. 

"Çok gecikmedim değil mi? Anca çıkabildim."

"Yok kuzum ben de yeni çıktım. Bilgi veriyorlardı." Görseller hala Ateş'in elindeydi. Koltuğa oturmuş, kağıtlara bir şeyler yazıyordu. 

"Kevser?" 

"Buyur Ateş abi?" Abi mi diyordu? 

"Bak buraya hep not ettim kızın dediklerini, her gün sabah akşam yapılacakmış. Yaparken çok nazik olun diye özellikle uyardı. Yapabileceksiniz değil mi? İsterseniz eve de bir hemşire falan isteyelim."

"Yok abi ben hallederim." dedi Ateş'in verdiği kağıtlara bakarken. Bense olduğum yerde öylece izliyordum. Bir türlü aklım almıyor bu adamın hareketlerini, bu sahiplenişini anlayamıyorum. İnsan hiç mi kızgınlığını belli etmez, hiç mi kinini kusmaz.

"Kevser ben sana evde anlatırım artık gidelim mi? Çok yorgun hissediyorum."

"Gidelim kuzum, bunları çantana koy sen." Kağıtları elime verdi. Ateş tekrar arabayı itmeye başladığında Kevser ne yapacağını şaşırmıştı. Daha sonra beni sorguya çekeceğine adım gibi emindim. 

Dışarı çıktığımızda yüzüme değen temiz havayla rahat bir nefes aldım. Binalarda kapalı kalmak halihazırda karanlıkta olan ruhumu daha da karartıyordu. Ateş'le olmak da cabasıydı. 

"Ben gideyim, bir şeye ihtiyacınız olursa ara beni, çekinme."dedi Kevser'e. 

"Tamam abi Allah'a emanet ol." Başıyla selam verip aracına doğru ilerledi. Gitmesine içten içe sevinmiştim. Arabaya binerken ki cebelleşmemi görmesini istemiyordum. Şükran abla sağ olsun her seferinde çok yardımcı oluyordu.  

Arabaya tamamen yerleştiğimizde Şükran ablaya teşekkür edip vedalaştık. Kevser daha arabayı çalıştırır çalıştırmaz soru bombardımanına başladı.

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin