Medya: Barış Akarsu - Gözlerin
🦋🦋🦋
Öğlene doğru uyanmıştım. Güneş ışığı kırılarak açık penceremden içeri sızarken kulaklarıma dolan kuş sesleriyle yeni bir güne daha merhaba demiştim. Gerinerek gözlerimi ovaladıktan sonra yanı başımda duran komodinin üzerindeki lastik tokamla terden sırılsıklam olmuş saçlarımı topladım.
Odamın kapısı her daim açık olurdu, bir ihtiyacım olduğunda sesimi duyurabilmek için. Her zaman olduğu gibi yine anneme seslendim ve ıslak ellerini, üzerindeki önlüğe silerek odama girdi annem.
"Günaydın demek isterdim ama diyemeyeceğim maalesef. Tünaydın, güzel kızım. Sen sormadan söyleyeyim: abin okula, baban da işe gitti. Kahvaltı için uyandırmadık ama ikisi de seni öpmemi istedi." diyerek odamın perdelerini açıp beni sulu sulu öptü ve dolabıma yöneldi.
"Hava bugün biraz esiyor. Tişört giyebilirsin ama hırka vereceğim, üzerinden çıkarmayacaksın ve altına uzun bir şeyler giyeceksin, anlaştık mı?"
"Tamam." dedim ve komodindeki sürahiden bir bardak su doldurdum bardağa. Suyu içerken bir anda aklıma bir şey geldi.
"Anne?"
Bana dönmeden raftaki katlanan kıyafetlerimi düzeltirken: "Evet?" diye karşılık verdi.
"Zeynep'i hatırlıyor musun, hani şu... Keman kursundan arkadaşım olan?"
Kısa bir an durdu ve: "Kıvırcık saçlı değil mi? Elbette hatırlıyorum. Ne olmuş ona?" diye sordu.
Dudaklarımı ıslatıp: "Onunla tekrar görüşmek istiyorum. Arayabilir miyim?" diye sordum. Elindeki kıyafetleri ayak ucuma serdikten sonra bana döndü ve: "Zeynep ile görüşebilirsin tabi. Hatta bugün çay içmeye davet edebilirsin." dedi.
Kulağımı örten saçımı geriye atarken: "Onunla dışarıda görüşmek istiyorum. Baş başa... Eski günlerde olduğu gibi." dedim.
Derin bir nefes verip yanıma oturdu. Elimi elinin arasına aldı.
"Alara, biliyorsun, seni eskisi gibi kısıtlamıyoruz güzel kızım. Dışarıya çıkmana da engel olmuyoruz fakat dışarıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birine ihtiyacın var ve-"
"Biliyorum anne. Ama onunla dışarıda ve yalnız görüşmek istiyorum. Lütfen..." diyerek sözünü kestim.
Uzunca bir süre yüzüme, ciddiyetimi ölçmek adına baktı. Ve bu dakikalar, ölüm sessizliği içerisinde geçti. Kafasında kurduğu çeşitli matematiksel işlemlerin ardından başını salladı: "Tamam." diyerek kabul etti. "Ama eve yakın bir kafede oturacaksınız. Seni oraya kadar götüreceğim, arkadaşına teslim edeceğim daha sonra gideceğim. Ve telefonun açık olacak, senden haber alacağım. Anlaştık mı?"
Gülümseyerek başımı salladım.
"Anlaştık. Teşekkür ederim anne."
Daha sonrasında giyinmeme ve tuvalet ihtiyacımı gidermeme yardım etti. Zeynep'i ise ancak kahvaltıdan sonra arayabilmiştim.
"Alo?" diyerek açtığı telefonuma gülümseyerek yanıt vermiştim.
"Merhaba Zeynep, ben Alara. Keman kursundan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGÂRIN KIZI
Teen Fiction"Biz seninle rüzgârla deniz gibiyiz o hâlde." "Deniz rüzgâra âşık. Rüzgâr da denize... Deniz olmasa rüzgâr esmez, rüzgâr olmasa deniz köpürmez. Bir bütünü oluşturur ikisi. Farkında olmadan, birbirlerine, aşklarını bu yolla anlatırlar hâlbuki." "Ben...