Medya: Koray Avcı - Sen
***
Sabah uyandığımda kendimi daha enerjik hissediyordum. Duş aldım ve temiz kıyafetler giyip sabah haberlerini izledim. Kendime bir kahve hazırlarken Eyüp, Remzi ve Ozan da uyanmıştı. Ekmek arası bir şeyler hazırlayıp yedikten sonra Ozan, arabayı getirmek için evden çıktı. Biz de hazırlanıp aşağıya indik ve merdiven basamaklarına kurulup onun gelmesini bekledik.
Eyüp esnedikçe, Remzi de esniyordu. Onlar esnedikçe ben de esniyordum. Aramızda kısır bir döngü oluşturmuştuk. En sonunda birbirimize bakıp kahkahalara boğulduk. Yorgunduk ama heyecanlıydık. Çünkü ilk defa dördümüz tatile çıkıyorduk.
Kornanın sesini duyduğumuzda sürüne sürüne arabanın yanına gittik. Eyüp ve Remzi, arka koltuğa oturmuştu. Ozan yanıma gelip kolunu omzuma attı ve bedenimi kendine çekti.
"Uykusuzsan eğer arkaya geçebilirsin."
Başımla reddettim. O da alnımdan öpüp başıyla arabayı gösterdi.
"Beğendin mi?"
Beyaz arabaya bakarak gülümsedim. Görünüş bakımından benden tam not almıştı ama konfor bakımından henüz bir şey söylemek için erkendi.
"Pek fiyakalı bir şey..."
Sadece bunu söylemiştim söyleyecek onca şey varken. Bazen kendime bile anlam veremiyordum.
"Sen beğendiysen eğer sorun yok," dedi ve müşfik bir gülümseme sundu. Eyüp arka koltuğa geçtiğinde arabadan uzun süreli bir korna sesi geldi.
Cam yavaşça açıldı ve Eyüp başını uzatıp; "Lütfen, aşkınızı iki dakikalığına bırakıp yola çıkabilir miyiz artık? Böyle bekleyince durduk yere tuvalet ihtiyacı geliyor," dedi umursamazca esneyerek.
Hemen ön koltuğa geçip emniyet kemerimi taktım ve radyoyu açıp Ozan'ın arabayı park yerinden çıkarmasını bekledim.
Hava boğucu derecede sıcak değildi ama nem olduğu için bir türlü esmiyordu. Klimayı açıp arkama yaslandım ve Eyüp'ün evini geride bıraktığımızda gülümsedim. Eyüp boğazını temizledi ve sesini kalınlaştırıp konuşmaya başladı.
"Sayın yolcularımız, hepiniz hoş geldiniz. Firmamızı tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ben muavininiz Eyüp ve kaptanımız Ozan, yedi yirmi dört hizmetinizdeyiz. Meşrubat servisimiz az sonra başlayacaktır. Neyse şimdi başlasın. Ne diyordum? He, evet; soğuk kahve, şişe su, karışık kuruyemiş, naneli-çilekli sakız, kakaolu kek ve de... tuzlu kraker. Buyurun ne isterseniz söyleyiniz."
Eyüp poşeti uzattığında içinden iki soğuk kahve ve kakaolu kek aldım. Ozan için soğuk kahveyi açtım ve ona uzattım. Birkaç yudum aldığında geri bana verdi ve kenardaki bölmeye koyup kendi kahvemi içtim.
"İstediğin zaman söyle, olur mu?"
Gülümseyerek başını salladı ve kısa bir an bana baktı. İç çekerek önüne döndüğünde hayranlığını gözlerinden okumuştum. Evli çiftler gibiydik, belki de bir gün gerçek olurdu.
Şimdilik bunları düşünmemek adına yolu izlemeye başladım. Kısa bir an arkamı dönüp baktığımda Remzi ve Eyüp'ün uyuduğunu gördüm. Eyüp'ün bacağı Remzi'nin üzerindeydi ve ağzı açık horluyordu. Remzi'nin başı ise Eyüp'ün omzuna düşmüştü ve gömleğini sıkıca tutmuştu.
"Değişik bir uyuma stili..." diye mırıldandığımda gülümsedi Ozan.
"Çok otantik ve bir o kadar da egzotik arkadaşlarımız var işte, yeterince şanslıyız bence."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGÂRIN KIZI
Teen Fiction"Biz seninle rüzgârla deniz gibiyiz o hâlde." "Deniz rüzgâra âşık. Rüzgâr da denize... Deniz olmasa rüzgâr esmez, rüzgâr olmasa deniz köpürmez. Bir bütünü oluşturur ikisi. Farkında olmadan, birbirlerine, aşklarını bu yolla anlatırlar hâlbuki." "Ben...