Medya: Frank Sinatra - My Way
***
İçimde susmak bilmeyen bu sessiz çığlık, her gün biraz daha şiddetini arttırıyordu. Bir anlamda kötü, bir anlamda iyiydi. Sessiz olması, onu özel kılıyordu fakat ayrıca yokluğunu hissettiriyordu. Ve ben, yokluğun derin sularında boğulmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Yavaş yavaş o girdapta boğuluyordum ve elimi tutan herkesi, o girdapta boğulmaya mahkûm ediyordum.
***
Her günüm, her saatim, her dakikam aynı... Yat, kalk, ye, iç ve gün bitsin. Ama ben bu döngüden çok sıkıldım. Seneye bir sınava gireceğim ve bunun için çalışmalıyım. Peki, sınavdan sonra ne yapacağım? Diğer sınavın gelmesini, elim kolum bağlı bekleyecek miyim? Zaten üç yıldır hep bekledim, daha da beklersem bunalıma girerim.
Haziranın yirmi ikisi bugün... Hava, cehennemle yarışabilecek derecede sıcak ve aşırı nemli. Oturmakta olduğum sandalye, terden sırılsıklam oldu. Uyuşan sırtıma ise herhangi bir çarem yok. Hiçbir şey yiyemiyorum çünkü yediğimden bir şey anlamıyorum. İçtiğim su, daha mideme ulaşamadan buharlaşıyor sanki. Saçlarımı sürekli topluyorum, şort veya elbise giyiyorum. Ama yine de hararetleniyorum. Hararetimi kesmek için sıcak su, çay bile içtim ama nafile... Bitmeden başlıyor sanki!
Yaz dediğimiz şey: deniz, kum, güneşten ibaret... Dinlenme gibi bir lüksün yok çünkü sabahlarken yoruluyorsun ekstradan. Geceleri aynı yerlere gidip gezmek, sıkıcı gelmeye başlıyor. Daha doğrusu, aynı şehre tıkılıp kalmak bunaltıyor insanı. Her gün her gün aynı manzara... Acaba bugün nereye gitsem? sorusuna bile elli cevap çıkmaz. Vaziyet bundan ibaret...
Yaz mevsimi ile anlatılan pek bir şey yoktur. Çünkü yaz, gençlerin mevsimidir. Gençliğin mevsimidir. Aşkın mevsimidir. Yaz aşkın olur, tatil biter; o da deniz gibi geri çekiliverir. Adaletini seveyim dünya!
Şiirlere bakınız, çoğu kış mevsimi ile ilgili değil midir? Nedir bu kış mevsimine duyulan ilgi?
Kış, yaşlı genç dinlemez. Herkesin mevsimidir. Atan kalplerin mevsimidir. Ancak duygulara göre farklılık gösterir. Üzüntü, kar taneleri ile taçlanır. Özgürlük, kar topu ile desteklenir. Mutluluk, kardan adam ile büyülenir. Çocuk olursun, yaşlı olursun ama kış, her daim beyazdır ve beyaz kalacaktır.
Gerçi İzmir'e çok kar yağmaz bir Erzurum veya Uludağ gibi... Ama şiirlerden öğrenir, hayal edersin bir Egeli olarak karın yağışını, kışı...
Eline aldığın sıcak kahvenin dumanına sığınsan bile huzura kavuşursun. Soba başında soyduğun mandalinanın tadı, kokusu bile başka gelir insana. Gördünüz mü? Kışın, ne kadar da duygusal değeri var.
Bir de kış dediğinde, etraf bembeyazdır. Beyaz, başlangıçtır, sonsuzdur. Tüm renklerin karışımıdır. Beyaz, insandır. Beyazı oluşturan renklerse duygulardır. Küçük deyip önemsenmeyen kar taneleri bile birbirlerinden farklıdır fakat bir bütünü oluştururlar. Kış dediğin, yalnızlığın mevsimidir. Ama huzurla, umutla, yeni başlangıçlarla doludur.
Yaz dediğimiz mevsimse, eğlencedir. Mutluluk yoktur, hüzün yoktur. Sadece eğlenirsin. Çünkü yapacakların sınırlıdır: ya eve hapsolursun, ya da denize... Kış öyle midir? Kışın duygularına sarılırsın, kendine sarılırsın, kahveye sarılırsın... Aslında yalnız değilsindir, ama öyle hissettirir sana kış...
Her neyse, ben ne kış insanıyım ne de yaz... Bana baharla geliniz. Konuya da açık kapı bırakıp, daha fazla uzatmayalım.
Ama bugün, çok başka bir gün olacak. Çoktan kararımı verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGÂRIN KIZI
Dla nastolatków"Biz seninle rüzgârla deniz gibiyiz o hâlde." "Deniz rüzgâra âşık. Rüzgâr da denize... Deniz olmasa rüzgâr esmez, rüzgâr olmasa deniz köpürmez. Bir bütünü oluşturur ikisi. Farkında olmadan, birbirlerine, aşklarını bu yolla anlatırlar hâlbuki." "Ben...