Medya: Coşkun Demir - Koca Çınar
***
Kıyıya çarpan dalgaların köpürüşü, ortaya yaydığı iyotla karışık umut kokusu, yansıttığı ay ışığı ile daha da lacivertleşmesi... Deniz, gecenin karanlığında bile etkileyici görünüşü ile sanki insanoğluna meydan okuyormuş gibiydi.
Şarap şişesini havaya kaldırdım kadeh kaldırır gibi. Sarhoşluğun yarattığı hafiflikle çarpık bir gülümseme oluştu suratımda.
"Hayat cesurlara gülermiş. Şerefe o zaman! Artık ben de cesurum. Ayaklarım üzerinde durabilecek kadar hem de..."
Kafama diktiğim şişeden akan kan kırmızısı yakıcı sıvı, boğazımı delip geçerken bile patlama yaşatıyordu. İşte özgürlük buydu: Denize karşı oturmuş, cesurca kadeh kaldırıp yalnız başıma üniversiteli oluşumu kutluyordum. Daha ne isteyebilirim ki?
Çalan telefonumun ekranına yorgunca baktım. Arayan kimdi, onu bile okuyamıyordum. Kör kütük sarhoş olmuştum.
Telefonu anlık cesaretle açıp, kelimeleri ağzımda yuvarlayarak konuşmaya başladım.
"Üniversiteli Alara Şensoy ile konuşuyorsunuz. Gerçi... O kadar sarhoşum ki ismini bile okuyamadım."
Bir kahkaha patlattım. Gözümden gelen yaşlara bile aldırmadım.
"Tebrik ederim Üniversiteli Alara Şensoy."
Durdum ve çarpık bir gülümseme ile cevap verdim.
"Oooo! Ozan Beyefendi de bizi ararmış! Vay be, gururum okşandı. Buyurun efendim, sizi dinliyorum."
"Açıkçası... Benim seni dinlemem gerekiyor Alara."
Dudağımı büzerek; "Doğru... Söyleyecek çok şeyim var aslında ama kontör parası sana patlayacak. Buna hazır mısın?" dedim.
Karşı taraftan onaylayan bir mırıldanma gelince devam ettim.
"İşte... Deniz kenarında oturuyorum, tabi şarap şişem de hemen elimin altında falan. Üniversiteli oldum, onu kutluyorum. Şu an üşümüyorum bile, o derece enerji depoladım. Neyse... Sahilde, kumların üzerine uzandım. Üstüm başım kum oldu hatta saçlarım bile ama umurumda bile değil biliyor musun? Çünkü ben bugün özgürüm, cesurum ve sen, zerre umurumda değilsin. Bundan daha güzel ne olabilir ki?"
Dolu gözlerimi ay ışığının yansıttığı denize çevirip gülümsedim.
"Aptal deniz... Aptal deniz, rüzgârına restini çekti ve şimdi ait olduğu yerde... Ve mutlu ve özgür ve cesur..."
Derin bir nefes aldım ve geri verdim. Burnumu çekip burnumun üzerini kaşıdım.
"Sorun sende değil, bende... Bu klişeyi bozan ilk kişi benim herhâlde. Sorun bende değil, sende aptal rüzgâr... Artık aptal sensin ve artık kozlarımızı değiştik. Cesur olan benim artık, hodri meydan!"
"Elinden geleni ardına koyma! Nasıl olsa intikamını aldın!" dedi tıslayarak.
Güldüm.
"Merak etme... Hayat cesurlara güler. Ve ilk sayıyı alan kişi belli oldu bile. Sana bol şans!"
Telefonu kumsalın bir tarafına fırlatıp kendimi geriye attım. Üzerimdeki ağır yükten kurtulmuştum. Islak yüzünü elimin tersi ile silip denize doğru gülümsedim.
"Artık aptal bir deniz yok karşılarında. Artık bir savaşçı var. Hem de özgürlüğü için savaşan cesur bir kadın..."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGÂRIN KIZI
Teen Fiction"Biz seninle rüzgârla deniz gibiyiz o hâlde." "Deniz rüzgâra âşık. Rüzgâr da denize... Deniz olmasa rüzgâr esmez, rüzgâr olmasa deniz köpürmez. Bir bütünü oluşturur ikisi. Farkında olmadan, birbirlerine, aşklarını bu yolla anlatırlar hâlbuki." "Ben...