4. BÖLÜM

3.9K 214 20
                                    

Medya: Eda Baba - Her şey Seninle Güzel

🦋🦋🦋

Her şey, onu görmem ve şaşkınlığımın kat be kat artmasıyla başlamıştı. Ve ben ona âşık olmuştum. Evet, hem de delicesine... Sırılsıklam...

Ama duygularımın karşılıklı olduğundan emin olamadığımdan platoniklikten ibaretti benim için. Yani okuduğum kitaplardakindendi ve Zeynep'in anlattıklarındandı bir nevi.

"Bizler, diğer yarımızı bulmak için ömür çürüten varlıklarız. Ölümlü olduğumuzu bile bile ölümsüz gibi yaşarız. Deli bir cesaret olsa gerek! Ve maalesef bu kısacık zaman diliminde dahi asıl yarımızı bulamayıp yitirebilmekteyiz.

Tabiri caizse: ulaşılamaz ve zor gördükleriniz, hâlbuki sizi öyle görür. Yorulmadınız mı: kendinizi kandırmaktan, yalanlarla dolu bir havuzda çırpınıp durmaktan, yalanlara karşı bile bile kulaç atmayıp boğulmayı seçmekten, yani kaderinize küsmekten? Karşınızdakini ilahlaştırıp kendiniz olmaktan vazgeçmekten? Görünüş itibariyle bir kediyken onu, dev aynasındaki yansımasına göre bir aslan gibi görmekten? Kendinizi yerin dibine sokmaktan ve orada yok olmayı dilemekten? Yorulmadınız mı? Artık yorulun ve buna bir dur deyin.

Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz; neden hep sonraya bırakıyoruz, hayatımızı en ince noktasına dek değiştirebilecek kararlarımızı? Bugün değilse yarın, demekle geçmez bu ömür. Şimdi; kalkın, gidin ve anlatın. Kaybedeceğiniz tek şey: üzerinizdeki o ağır yük olacaktır. Kazandığınız şeyse: cesaretiniz olacaktır."

Bunları söylemek, yazmak kolay geliyor insana fakat eyleme dökmek, o kadar zor ki... Reddedilme kaygısı, tüm bedenimizi kaplıyor ve içten içe öldürüyor bizi. Çözüm bir kapı kadar yakınken biz onu uzaklaştırıyoruz. Belki de kendimiz hatalar yaratıp çözümü zorlaştırıyoruz. Olacakları akışına bırakmayarak kontrolü ele almaya çalışırken anın tadını çıkaramıyoruz. Yaşanacak onca şey için zamanımızı boş yere, mücadele adına tüketiyoruz.

Bunların elbette ki farkındaydım. Yapmam gerekenleri de yapmamam gerekenleri de biliyordum. Ama yapamıyordum. Korkum baş göstermişti, cesaretimi ezip geçiyordu. Sadece karşısına geçip sana âşığım diyecektim. Ama bunu dedikten sonra çok şey olabilirdi. Dileğim: duygularımın bir karşılığı olmasıydı. Mesela, ben de sana âşığım, diyebilirdi. Aramızdaki bu sözde manevi abi-kardeş ilişkisi bir aşka dönüşebilirdi. Ya da... Benim aptal olduğumu, berduş olduğumu, saçmaladığımı, çocukluk ettiğimi düşünerek alay konusu olmama neden olurdu. Abime söylerdi belki de. Rezilliğim katlanırdı. Şu anki arkadaşvari durumumuzu bir daha hiç elde edemeyebilirdim.

Karşımda tüm ihtişamıyla oturan bu adama karşı farklı duygular içerisinde bakmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Ona içimdekileri dökmek isteyip daha da çok kabuğuma saklanmam, çaresizliğin daniskası olsa gerek! Ona karşı dürüst olamadığım için kendimden nefret ediyordum. Korkaklığımdan, çocuksu hislerimden...

Peki ya ona her şeyi açıkladığımda ne tepki verecek? İşte bunu bilemiyor olmak daha da zorlaştırıyor işleri. Sakla sakla nereye kadar sonuçta? Tamam, söyleyeceğim! diyorum fakat yine susuyorum. Bıktım şu sıkıntıdan, içimi kemirip duran endişelerimden.

İki seçeneğim vardı: Ya onu sonsuza kadar kaybedecektim ya da sonsuza kadar kalbinde yer edinecektim.

"Alara, iyi misin?"

Daldığım karmaşık düşüncelerden onun hiçbir enstürmanın çıkaramadığı melodik sesiyle sıyrıldım.

"Evet, iyiyim Ozan... abi."

RÜZGÂRIN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin