Kâhin

483 25 3
                                    


       Kays, Leylâ buradan ayrıldığına dair kesin hüküm verdi. Leylâ'yı bir daha görmek umuduyla onu bir an önce bulmak istiyordu. Sabrı tükenmiş daha fazla beklemeye tahammülü kalmamıştı. Bir şeyler yapması için yardıma ihtiyacı vardı. Bir kaç gün önce arkadaşı Zeyd, Madyumi adında ki bir kâhine gideriz demişti... 'O halde daha fazla zaman kaybetmeden kâhine gidip bize bir yol göstersin' diye arkadaşı Zeyd'in yanına gitmeye karar verdi. Yolda Leylâ'yı düşünüyordu. Gece gündüz Leylâ'nın hasreti içinde büyümüş söküp atacak gibi değildi. İçinden geldiği gibi mısralara döktü...                                                                                                           

                             Bu kış bitsin diye yazı beklerdin

                             Yoktur sevmek gibisi hep derdin

                            Sarayı köşkü neyleyim söylerdin

                             Kalbimde ki sarayda yer eyledin                                               

Kays'ı karşıdan gören Zeyd, işini bıraktı. Dışarı çıkıp arkadaşını karşıladı. Kays pek memnun oldu.

      ''Hoş geldin Kays! Senin bir sıkıntın var. Bana öyle geliyor ki yine Leylâ'yı düşünüyorsun.''

      ''Gittikçe karamsar olmaya başladım. Bildiğin bir kâhin vardı ya, ona bugün gidelim mi? Artık sabrım kalmadı.''

      ''Yarın gitsek olur mu? Elimde ki siparişi bitirmem için adama söz verdim. Kusuruma bakma! Biliyorsun ki burada bir işçiyim.'' Kays:

      ''Haklısın. Düşünemedim işte. Neden olmasın. Yarın gideriz.''

Saffia Sultan, oğluyla konuşurken Leylâ'dan hiç söz etmiyor, oğlunun üzülmemesi için mümkün olduğu kadar daha dikkatli olmaya gayret ediyordu. Kays, annesinin bir şeyler bildiğinden emindi. Ama annesine ne diyebilirdi ki, bu yüzden çaresiz olduğu kadar da üzgündü.

Ertesi gün Zeyd ile Kays kâhine gittiler. Kâhin onları hoş karşıladı...

Kahin, siyah sürmeli gözleriyle insanı etkiliyordu... ''Size nasıl yardımcı olabilirim?'' Kays:

      ''Sevdiğim kız buradan ayrılmış. Onu çok merak ediyorum.'' Kâhin:

       ''Önce paramı almalıyım. Usul böyledir. Kusuruma bakmayın.''

       Kays, kâhinin istediği parayı tereddüt etmeden verdi. Kâhin onları özel küçük bir odaya aldı. Odanın tam ortasında bir masa ve üzerinde yuvarlak kristal büyük bir cam küre vardı. Kays'ın geleceğini görmek için ilk önce aynaya baktı. Pek iyi görmemiş olacak ki Kays'ın yüzüne baktı. Kays bundan dolayı biraz tedirgin oldu. Kâhin bugüne kadar hiç duymadıkları bir şeyler mırıldandı. Açık ellerini kristal kürenin üzerinde bir kaç defa gezdirdi. Aksakallı bir dilenci, daha sonra uçsuz bucaksız çölde bir kervan gördü. Bu kervanın içinde Kays'ı gördüğü halde söylemek istemedi. Yüzünü Kays'a döndü...

      ''Pazarın içindeki büyük fırının yanında hemen her gün dilenen ak sakallı bir dilenci var. O dilenciye git. Ancak o sana yardımcı olur.''

Kays kâhine teşekkür etti. Dilenciyi bulmak için oradan ayrılırken Zeyd, Kays'ın dilenciyle ne işi olabilir diye aklı bu işe ermedi. Zeyd:

      ''Tahmin ettiğim o dilenciyse onun yerini biliyorum. Yolum oradan geçtiğinde ona hep sadaka veririm. Bazı zengin müşteriler yeni bir çift yemeni aldığında eski yemenilerini bırakır. O dilenci istemediği halde ona eski bir çift yemeni vermiştim. Dilenci uzun zamandan beri orayı mesken tuttu. Merhametli kişiler ona para, ekmek ve giysi veriyorlar.''

     ''Dilenci eski yemeniyi istemediğine göre onurlu biriymiş.'' Zeyd:

     ''Kasaba küçük olduğu için tahmin ettiğime göre bu dilenci hemen herkesi tanır. Bu yüzden kâhin bizi ona yönlendirdi. Onun yanına gidebiliriz. Hemen şimdi!''

Kays için Leylâ söz konusu olunca bir an durması bile hataydı. Dilenciyi bulmak için hiç zaman kaybetmeden...

      ''Arkadaşım! Seni de bu işlere hem bulaştırdım hem de bugünkü işinden alıkoydum. Ne olursun benim kusuruma bakma.''

      ''Düşündüğün şeye bak.''

      ''Sen hiç âşık oldun mu?''

      ''Âşık olursan artık yalnız değilsin. Ruhun, kalbin, aklın fikrin, gece ve gündüzün artık aşkına esir olmuştur. Bir kuş kadar özgür değilsin''

      ''Bunları nerden biliyorsun? Yoksa sen de mi âşıksın?''

      ''Herkes mutlaka birisine âşık olur.''

İki arkadaş konuşmaya o kadar derin dalmışlardı ki pazarın içindeki fırına yaklaşmışlardı bile! Zeyd:

      ''Daha sonra anlatırım. Önce şu dilenciyi bulalım.''

Kitabın tüm hakları saklıdır. ------------------ Lütfen yorum yapınız!


Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin