Şah, oğlunun sıkıntılarını gidermek için birlikte kasabanın en büyük âlimi Abd-i El Melik hazretlerinin dergâhına gittiler. Duvarda fildişinden yapılmış nohut tanesinden daha büyük doksan dokuzlu bir tespih asılıydı. Melik hazretleri divanda bağdaş kurmuş rahle(1) üzerindeki açık olan Kur'an-ı Kerim okuyordu. Çok sayıda küçük ve büyük rahleler vardı. Çocuklar olmadığı için Elif Be kitapçıklar küçük rahlelerin üzerinde kapatılmış duruyordu. Zât, Şah'ı karşısında görünce şaşırdı. Onu zalim ve acımasız bir adam olarak biliyordu. Hemen yerinden kalkmadı. Okumasını bitirdikten sonra açık olan Kur'an-ı Kerimi kapattı. Şah'ın selamını aldı. Çok önemli olmazsa Şah buraya kadar gelmezdi diye düşündü. Kays, saygıyla Zat'ın elini öptü. Karşılıklı hal hatır sorduktan sonra sohbete geçtiler...
''Şah'ım Bu ziyaretinizle beni memnun ettiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?''
''Sizi ziyaret etmemin tek nedeni oğlumun biraz sıkıntıları var. Bu sıkıntısını gidermek, bizim için makbul olan fikrinizden istifade etmek için dergâhınıza geldik. Hayatta en çok değer verdiğim biricik oğlumun mutlu olmasını istiyoruz. Anne, baba olarak üzgün ve endişeliyiz. Size getirmemi bilhassa annesi istedi.''
Göz ucuyla Kays'ı inceleyen Zât, sağ elini aksakalına götürdü. Bir müddet düşündükten sonra fikrini açıklamak için durakladı. Kays'ın yüz ifadesinden hâlet-i ruhiyatı(2) sevgiye dayalı bir sıkıntı içinde olduğunu anladı. Sabırsızlanan Şah...
''Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?''
''Oğlunuzu Mekke'ye götürün! Kâbe'de yapılan duaların kabul olduğu kutsal bir yerdir. Oğlunuz daha çok genç, bu sıkıntısını atlatır ve huzur bulur kanaatine vardım. Allah'tan umut kesilmez.''
(1)Rahle : Ağaç kütüğünden yapılan iki parçalı çapraz ayaklı sehpa
(2)Halet-i ruhiyat : Ruhsal durum
Bu arada Kays'a nasihat etmeyi de ihmal etmedi. Zât'ı nezaketle dinleyen Kays, elini öptü. Şah da teşekkür etti. Dergahtan ayrılırken...
''Zât hazretlerini dinledin. Üstelik Zilhicce(1) ayındayız. Mekke'ye gitmek için kararını ver! Hatta arkadaşın Zeyd de gelmek istiyorsa onun hiç bir masrafı olmayacağı gibi sana da yol arkadaşı olur.''
Kays, Zât hazretlerinden etkilenmiş, o kısa zamanda dergâhta huzur bulmuş olmalı ki hacca gitmeyi hiç tereddüt etmeden kabul etti. Saffia Sultan'ın babası Ebu Zahid torunu Kays'ın hacca gitmeyi kabul ettiğini duydu. Bu ilerlemiş yaşında son kez hacca gitme arzusu içine doğdu. Hiç tereddüt etmeden torunumu ''ben götürürüm.'' Dedi. Zaten yeteri kadar Şah Abbas'ın işi vardı. Kays, bu ay hacca gideceğine dair verdiği kararı ertesi gün arkadaşı Zeyd'e anlatmak için çalıştığı iş yerine gitti. Zeyd arkadaşını görünce sevindi. Kays:
''Dedem Ebu Zahid ile bu ay içinde hacca gitmeye karar verdik. Şayet sen de bizimle birlikte gelmek istiyorsan beni sevindirirsin.''
''Tabii ki isterim. Bundan daha güzel ne olabilir ki. Düşünmeniz bile beni duygulandırdı. Yalnız şu anda hacca gidecek kadar birikimim yok.''
''Senin maddi durumunu zaten biliyorum. Hac için gereken giysilerin dışında senin hiç bir masrafın olmayacak. İçin rahat olsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)
RomansaSevgi kelimesi hiç de yabancı değil bizlere... Bunu herkes çok iyi bilir. Hakkında çok şeyler yazıldı, söylendi... Duygularımı nasıl anlatabilirim diye, ben de bir kaç cümle içimden geldiği gibi ilave etmeden yapamadım. Sevgi, insan...