İbn-i Selâm küçükken idrar yollarından hastalanmıştı. Aynı hastalık onu yine yakaladı. Hafif başlayan ağrılar gün geçtikçe onu huzursuz etmeye başladı. Aldığı ilaçlar geçici olarak onu rahatlatıyordu. Bu zenginlik içinde kendi hastalığı onu bayağı etkiledi. ''Evlenecek güne kadar iyileşmezsem'' diye endişe etmeye başladı. Bu yüzden asabı iyice bozuldu. Buna rağmen Leylâ ile evlenmeyi bir kere kafasına koymuş hekimin ona verdiği bazı tavsiyeleri bile umursamadı. Genelde akşam yemeğinden sonra oturma odasında kakule çayını içerken hanımıyla sohbet eder güzel vakit geçirirdi. Bu günlerde pek neşesi yoktu. Hanımı ile pek sohbet etmez oldu. Hanımının bu hastalığı hakkında hiçbir şey bilmesini istemediği için şimdilik ondan gizliyordu.
Nesrina, kocasının asabının bozuk olduğunun farkındaydı. Leylâ ile evlenme meselesinden kaynaklandığını zannediyordu. Bu huzursuzluk onu da etkiledi. Ne de olsa çocuklarının babasıydı...
''Efendi! Ta ki köle kızı konağa getirinceye kadar mutlu bir aile yaşantımız vardı. Onun yüzünden huzurum kaçtı. Zenginlik güzel şeydir ama bazen kötülük getirir. Şimdi kendimi bedbaht hissediyorum. Nasıl zengin olduğunu bi hatırla! Ondan önce daha mutlu bir aileydik.''
''Haklısın hanımım!''
Nasıl zengin olduğu o günler gözünün önüne geldi...
''Leylâ henüz üç yaşındayken muhafızlar babasını ve dedesini alıp hapse attılar. Onlara yardım elini uzatacak bizden başka kimseleri yoktu. Leylâ yetim sayılırdı. Ona ve annesine sahip çıkmak gerekirken açgözlülük gözümü kör etmişti. Zahmetsiz zengin olmak için bundan daha iyi bir fırsat ele geçmezdi. Onların malını zimmetime geçirerek büyük bir günah işlediğimin farkında olmama rağmen nefsime yenik düştüm. Kazandığım paranın çoğunu kendime alıyor Leylâ'nın annesine geçinecek kadar para veriyordum. Konağı başkasına satıp Şah'ın zulmünü bahane ederek Basra'ya yerleştik. Belki de bu genç yaşımda yakalandığım bu hastalık o küçük kızın ahı olmalı'' diye birdenbire onu ölüm korkusu aldı. Bunu nasıl telafi edeceğini düşünürken Nesrina:
''Bari hayattayken öyle bir iyilik yapmalısın ki Allah katında büyük bir sevap kazanmış olasın. Cennete gitmek hiç te kolay olmadığını biliyorsun.''
''En iyisi bir âlime danışmalıyım.''
Nesrina'nın aklına ilk gelen şey, yeğeni Leylâ'nın bir an önce azat olmasını istiyordu. Aile huzuru bozulduğu yetmezmiş gibi yeğeni ona kuma gelecekti. Kabullenmesi mümkün değildi...
''Bence en büyük sevap her hangi bir köleyi azat etmektir. Leylâ'yı daha azat etmeden onunla evlenmeye kalkışıyorsun.''
Leylâ ile evlenmek için karısının rızasını almak isteyen İbn-i Selâm, bir türlü karısını ikna edememişti. ''Şimdi ne oldu da Leylâ'nın azat olmasını ısrar ediyor'' diye aklına takıldı. Yine de bu teklif hoşuna gitti. Bir taşla iki kuş vuracaktı. Sanki doktor hastanın ayağına gelmişti. Leylâ'yı azat ettikten sonra onunla evlenecekti. Bu lafın üzerine İbn-i Selâm hanımını haklı buldu. Leylâ'yı azat etmeden onunla evlenemeyeceğini zaten biliyordu. Leylâ'yı çağırttı. Leylâ evin beyi karşısında el pençe durdu. Ne söyleyeceğini merak etti...
''Şu andan itibaren sen hürsün. Yani azat oldun.'' Der demez Leylâ hemen efendisinin önünde diz çökerek, elini öptü. Teşekkür etti...
''Beyim! Sana ömür boyu minnettarım.''
Leylâ'nın azat olması teyzesini mutlu etti. Oysa Leylâ'nın içi buruktu. Çünkü öncelikle annesine ve sevgili Kays'a kavuşmak istiyordu.
İbn-i Selâm ise hayali gerçekleşecek diye aklı sıra kendini şanslı hissetti. Hanımı rıza göstermiş böylece hiç bir sorun kalmadığına göre artık Leylâ ile evlenebilirdi. Sabrı gittikçe tükeniyor, hastalığını da pek önemsemiyordu. En kısa zamanda bu evlilik hazırlıkları bitmeliydi. Hekimin dediğinin tam aksine ''evlenirsem daha iyi olurum. Neden zaman kaybedeyim ki'' diye düşündü. Hatta ''kahve sana zararlı içme'' diye onu tembihlemişti. Buna rağmen keyifli zamanlarda hanımının yaptığı kahveden içmeyi severdi. Sevinçten canı kahve içmek istedi...
''Hanım! Bize köpüklü kahve yap!''
Bir yandan keyifle kahveyi yudumlarken diğer yandan gelinlik hazır olunca bir din adamı ve iki şahidin huzurunda Leylâ ile yapacağı evlilik için kıydırılacak nikahı düşünüyordu. Kendi iş yerine gitmeden önce Basra'nın en iyi kadın terzisini konağa gönderdi. En pahalı beyaz ipekli kumaştan en kısa zamanda Leylâ'ya gelinlik dikilmesi için emir verdi.
Bu arada Leylâ'yı bir karamsarlık aldı. ''İsteğim dışında bu adam benimle evlilik hazırlıkları yaptığına göre ben ve teyzem şu anda ne yapabiliriz? Yarabbi! Bize bir çıkış yolu göster'' diye duada bulundu.
-----------------------------------------------------------------------------------
Kitabın tüm hakları saklıdır. --------------- Lütfen yorum yapınız!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)
RomanceSevgi kelimesi hiç de yabancı değil bizlere... Bunu herkes çok iyi bilir. Hakkında çok şeyler yazıldı, söylendi... Duygularımı nasıl anlatabilirim diye, ben de bir kaç cümle içimden geldiği gibi ilave etmeden yapamadım. Sevgi, insan...