" İyi ki yapma dedik!" bu sözleri hayıflanarak söyleyen Kaptan Gibs yine de hayata döndüğüne çok mutluydu; sonunda ne kadar erdemli davranmaya ve kendimizi diğerlerinin iyiliği için feda etmeye çalışsak ta ölüm, şiddetini sadece onunla karşı karşıya gelenlere gösteren bir kavgaydı. Kendine geldikten sonra Malikah'a dönüp sordu kaptan Gibs;
Gibs: Savaş ne durumda?
Malikah: Kaybettik, geriye sadece 200 kadar askerimiz kaldı.
Gibs: Sen mi aldın onları oradan?
Malikah: Evet. Şu an Duuma karargahındalar
Gibs: Ama aynı andan 200 kişi taşımışsan buraya nasıl geldin tekrar.
Malikah: Duuma deyince aklına kim geliyor?
Gibs: Leydi Yaura?
Malikah: Evet. Gözlerimi açtığımda başımda o vardı hemen buraya gelmeyi denedim ve başardım. Senin Grei dediğini duyunca bir sebebi vardır diye Onu bulmaya gittim. Görünüşe göre bir sebebi gerçtekten de varmış.
Grei: Kaptan Gibs beni intikam almamam konusunda uyarıyordu aslında ve kendisini iyileştirmememi istiyordu ancak; Ben arkadaşlarımı asla yalnız bırakmam! Kusura bakma kaptan.
Gibs: Efendim artık kimliğiniz açığa çıktı ve görünüşe göre içinizdeki saklı gücü serbest bırakmayı da başardınız ancak henüz hala erken bu konuda bir şey yapmalıyız. Saklı tutmalıyız.
O anda Revirin baş şifacısı tekrar dizlerinin üzerine çökerek " Efendim sırrınızı yaşamda ve ölümde siz ortaya çıkarana dek koruyabiliriz. Bizim sizi görmemiz yüreklerimizi sevinçle doldursa da ağızlarımızı asla sözlerle doldurmayacak. Bu odadan çıktığınızda varlığınıza dair her şeyi unutacağız. " dedi ve diğer görevliler de onu takip ederek başlarını eğerek Şifacının dediklerini onayladılar. Bu sırada Gibs geriye kalan tek kişi olan Kaptan Malikah'a bakıyordu soru dolu gözlerle; ardından Malikah Gibs'e boş bakışlar atarak ekledi " Bana hiç bakma Gibs sır konusunda ben senden daha güvenilirim. " dedi ve bu sözlerin üzerine Grei bir adım ileri atıp gözlerini kısarak takım arkadaşlarına baktı sonrasında konuşacaklarını herkesin anlaması için dinlemesini istiyordu; nefesini topladı ve başladı konuşmasına;
Grei: Anka takımı benim ailemdir ve onlardan hiç birinin sırrımı ifşa edeceklerini asla düşünmüyorum. Kaptan Gibs gücümün farkına ilk varan ve kendisinden önce beni düşünen bir askerdir ona çok büyük saygı ve sevgi besliyorum ve kesinlikle elimde güç olduğu sürece benden önce ölmesine izin vermiyorum. Burada bulunan herkese söylüyorum ki ben kimsenin efendisi değilim. Ruhlara kimse hükmedemez. Ancak beni arkadaşınız olarak görürseniz sevinirim ve sizi asla yalnız bırakmam. Ben dostlarımı asla yalnız bırakmam. Bu yüzden ismimle hitap edin ve beni gönlünüzden arkadaşınız olarak görün. Gerisinin bir önemi yok.
Kairu: Her şeyi yapabilmene şaşmamalı. Adam Şaman çıktı ya.
Leia: E bu dövmeler konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz şaman bey?
Sina: Kıyafetin dışına taşan kısımlarını biz halledebiliriz bence Leia. Tüm ülkenin beklediği kahramana makyaj yapma şansı doğdu bize yaşasın :)
Aoda: Yandın sen Grei, bunlar gaza geldi...
Grei: Tamam tamam abartmayın. Yüzümde hiç yok zaten kesinlikle yüzüme dokunmayacaksınız. Kollarım omzum boynum sizindir. istediğiniz gibi boyayabilirsiniz ama şunun saçları gibi yeşil olmasın da.
Kairu: Ne varmış benim saçlarımda çok ta cool bence.
Kairu'nun bu sözlerinden sonra medikal ekip ve kaptanlar dahil olmak üzere herkes kahkahalarla gülmeye başladı bir süre sonra Kairu'da dayanamayıp güldü kendi haline; ortamda çok tanıdık bir his vardı. Sıcaktı, sıcacıktı ki insanın sarılıp uyuyası geliyordu duraksamadan mevsimlerce, yıllarca hissetmeye devam edesi sonsuzca. Aile hissi vardı ortamda; yüzler gülüyor umut, iyilik, sevgi ve acı hep birlikte yaşanıyordu. Evet acı. Grei savaşta ölen diğer askerleri anımsadı birden ve gülmeyi bıraktı tam o sırada telefonu çaldı. Arayan Betsy'ydi.
