Hatıra kaymasından uyandığında Candis'in çığlıklarını duymuştu. " Şimdi! Komutanım ne yapacaksanız şimdi yapın geldiler! " Gözlerinin önündeki telaşlı Teğmen bas bas bağırıyor ve kendisi tarafından görülebilmek için dizlerini kırıp ellerini dizlerine dayıyordu. Grei çarçabuk oluşturdu kalkanı. Herkesi içine alıyordu bu geniş kalkan. Yami üyeleri saldırılarını ardı ardına yollasa da hiç bir işe yaramıyor kat'iyen kırılmıyor ya da bükülmüyordu; ancak iş işten geçmişti, Grei yaşadığı görü yüzünden geç kalmıştı ve öncü olarak savunmada kalan 7 asker yakalanmıştı.
Üstad Tilda sesini rüzgarda genişleterek bütün askerlerine hitaben bağıra bağıra " SAKIN KALKANIN DIŞINA ÇIKMAYIN! İÇERİDEN SALDIRI YAPABİLİRSİNİZ! ÖNCE KENDİNİZİ KORUYUN, SONRA SALDIRIN!" diye seslendi ve ardından kalkanın nasıl çalıştığını göstermek için dışarıya bir efsun yolladı. En basit seviyedeki efsunun dahi kalkanın dışına ulaşması askerlerin gözünü açacak saldırı yapmalarına ön ayak olacaktı ki Grei bağırdı. " DUUUUR! " Candis'in parmaklarıyla işaret ettiği alana bakarak " Ellerinde askerlerimiz var Üstad Tilda ! " diyerek bir yandan da eliyle işaret etti. Bir anda bütün dikkatler o tarafa çevrilmişti. Kalkanın içinde kalan diğer askerler nefeslerini tutmuş arkadaşlarının istikballerini izliyorlardı.
...
Grei'in bağırışını duyar duymaz arkasını dönen Netero'nun Gölge Kuklaları'da onu takip ederek arkasını döndü. Ellerindeki askerleri yakalayan kişi Gai idi; zaten onları bulan Netero olsa çoktan ölmüş ya da yaralı olacakları su götürmez bir gerçekti. Grei'in henüz kendisini görmesini istemiyordu. Yüz yılın çaylakları olarak gazetelere çıkabildiğine göre düşmanın saldırı gücünün önemli bir parçasıydı; öyleyse yaşadığını bilmediği gerçeğini ve öğrendiğinde yaşayacağı şoku daha önemli, daha kritik bir ana saklayacaktı. Gai'nin askerleri tarafından tutulan efsun bloklayan ökse ağacı kelepçelerle bağlanmış, diz çöktürülmüş bekletiliyorlardı. Buzzer'ın yüzü düşmana dönüktü bu yüzden Netero ile yüz yüze gelmişlerdi. Sessizce sordu komutanına:
Buzzer: Komutanım bu o mu?
Netero: Evet. Bahsettiğim eski arkadaş.Buzzer: Hangisi?
Netero: O devasa, baş belası kalkanı yapan geri zekalı. Ola ola hükumetin köpeği olmuş.
Buzzer: Neden sizi görmesine izin vermiyorsunuz yaşadığı çok kalkanı kırabilirdi.
Netero: Bu kalabalık içinde yıllardır ölü sandığın birini göremezsin Buzzer. Kafan nerede senin? Ayrıca ben onu bekliyordum ve üstüne üstlük sesini de duydum; buna rağmen ancak fark ettim.Şok etkisini daha sonraya saklamalıyım.
Netero Gai'ye hitaben " Rehineleri kullan kalkanı açtır! " dedikten sonra kalabalığa karışarak Gölge kuklalarını yok etti. Birkaç sıra geriden olanları izliyordu. Gai ilk rehineyi ayağa kaldırıp adını soy adını yüksek sesle söylettirdikten sonra ciğerlerindeki havanın tamamını bedel olarak toprağı seçtiği bir efsun kullanarak dondurdu. Ani bir şokun ardından şuursuzca yere yığılan askerin ardında bıraktığı o tok ses çoğu hükumet askerinin gözlerini kapamasına, acı ile yutkunmasına; ölümün o yere düşüş anındaki keskin ve acı sesini duyacaklarına hiç yaşamamış olmayı dilemelerine neden olmuştu. Bir hayat vardı dakikalar önce; ancak şimdi yoktu.
Gai sıradaki askeri ayağa kaldırıp adını ve soy adını söylettirmeye çalıştı. Ayağa kalkan asker göz yaşları içinde adını söyledi " Faun..." hıçkırıkları yüzünden soy adını söyleyemiyordu zaten ki tam da bu sırada Gai araya girdi ve hükumet askerlerine hitaben " Kalkanı kaldırmazsanız hepsini teker teker öldüreceğiz !" diye bağırdı. Sonrasında askere tekrar dönerek soy adını söylemesi için sert bir şekilde omuzundan sarsarak " Devam etsene! Soy adın yoksa adınla yetinir yine öldürürüm bak söyle! " Dedi. Grei bu sırada Üstad Tilda'ya yardım bekler gözlerle bakıyordu.
Candis birden " Olamaz. Meilin ! " diyerek ağlamaya başladı. Hikariden yakın bir arkadaşı olan Meilin sırada Faun'dan hemen sonra geliyordu. Grei'in kolundan tutarak " Komutanım lütfen kaldırın kalkanı Meilin de ölmesin! " dedi ve kendine hakim olma gibi saçmalıkları bir kenara bırakarak Grei'e sarılıp hıçkırıklar içinde " Bir tek o kaldı! " dedi...
Grei'in omzu Candis'in güzel gözlerinden akanlarla ıslanıyor, yüreği ise daha büyük bir acının gölgesinde ağlıyordu. Suç kendisinindi, yaşadığı görü yüzünden geç kalan tam da kendisiydi. Buna daha fazla izin veremezdi...
