Aklındaki sorulardan mı? Yoksa üstlendiği tehlikeden miydi başının ağrısı? Günler boyunca devam etmiş, canından bezdirmişti Netero'yu. Meditasyon dahil her yolu denemişti, ne kadar saçma bulsa da meditasyon'u içinde ki eksikliği ve başının ağrısını gidermesini sağlayacaksa kesinlikle gerekliydi. Kimselerle konuşmuyordu Buzzer dışında, rütbelileri bile görmezden geliyor; özellikle Grei uyanmadan hiç bir konuda hiç bir mütalaaya katılmak istemiyordu. Bir yandan yanlış yaptığını düşünüyordu, kimseyle sevgi bağı kalmadığını, sevginin acıdan başka bir getirisi olmadığı biliyordu. Onun için sevgi birini kaybetmenin en büyük nedeniydi ve böyle düşünmeye de hakkı vardı. Babasını çok sevmiş, ona hayranlık duymuştu; hükumet elinden aldı. Annesini çok sevmiş onunla ilgilenmişti, hastalık elinden aldı. Şimdi aklındaki soru Grei'i öldürmelerine müsaade etmemesinin sebebi Grei'in Grei olması mı yoksa Şaman olması mıydı? Yaptığı müdahaleyi stratejik nedenlerle mi yoksa sevgi yüzünden mi yapmıştı?
Grei'i sevdiğini biliyordu, hala yaşayanlar arasında en değer verdiği kişi oydu. Eğer karşı karşıya gelselerdi elbette onu ezici bir mağlubiyete uğratacaktı, ancak öldürmek yahut ölümüne müsaade etmek bambaşka bir şeydi. O'nu sevdiğini biliyordu elbet ancak kaybetmekten korktuğu için henüz kendisine bile yüksek sesle söyleyemiyordu... Tüm bu düşünceler arasında savrulup yorgun düşerken zihni, kapı çalındı ve içeri buzzer girdi...
Buzzer: Komutanım?
Netero: Evet?
Buzzer: Bilinci yerine geliyor gibi, etrafındaki çemberde dalgalanmalar var.
Netero: Başında hala bekliyor mu ihtiyar?
Buzzer: Evet komutanım, bu adamın hiç uyumadığını söylediklerinde inanmazdık, ama gerçekten haftalardır dinlenmeden sıkılmadan tutuyor çemberi.
Netero: Adam 500 yaşında, uyuyacağını uyumuştur o.
Buzzer boğazını temizleyip duruşunu dikleştirdikten sonra tekrar seslendi Netero'ya biraz da çekinerek...
Buzzer: Komutanım?
Netero: Yine ne var?
Buzzer: Haddim olmadan soruyorum. Şaman ile ne yapacak ihtiyar? Öldürmeye karar verirse izin verecek misiniz? Çocukluk arkadaşınız sonuçta...
Dedikten sonra daha da uzatmadan lafı, sustu ve geri çekildi Buzzer. Tamamen duygusuz olmadığını biliyordu, elinde bir çiçekle Annesinin mezarında ağlayan bir adam duygusuz olamazdı. Merakından çok umudunu pekiştirmek için sormuştu bu soruyu ve Netero da farkındaydı.
Netero: Bende başımın neden ağrıdığını bulmaya çalışıyordum. Demek ki bu sorduklarının cevabını ya da çıkış yolunu bulamadığım içinmiş. Teşekkür ederim yardımların için...
Buzzer: Ne demek? Gidelim mi?
Netero: Bir de gülüyor arkadaş. Gidelim.
Merkezdeki odaya girdiklerinde gördükleri manzara çok ta şaşırtıcı olmasa da uyarıcı bir izlenim yaratıyordu. Gallier oturduğu yerden vücudundan çıkan ve çizgi halindeki aura ile Grei'in etrafındaki karanlık çemberi destekliyordu. Grei ne kadar güçlenirse o dar çemberin etrafındaki alevler de o kadar büyüyordu. An be an şiddeti artarken alevlerin Grei yavaşça kendine gelmeye başlıyordu. Gözlerini açtığında karanlık alevlerin etrafını hareket etmesine olanak sağlamayacak kadar dar bir şekilde sardığını fark etti. Tehlikeli karanlığın düşmanlığını iliklerine kadar hissedebiliyordu. Oluşan sessizlik karşısında kayıtsız, kara alevler karşısında ise bir o kadar dikkatlice oturur hale geldi ve sağında kalan kişiye çevirdi yönünü.
Gallier uzun süredir kapalı tuttuğu gözlerini açmadan çemberin içindeki tutsağına hitaben bir kaç soru sordu sakince; ancak sesindeki tedbir dinleyen herkesin tüylerini diken diken ediyordu.
Gallier: Erwin? Umarım son karşılaşmamızı hatırlıyorsundur. Bu kilitten kaçamayacağını biliyor olmalısın.
Grei: O içeride, sakin ol.
Dedi ellerini dizlerinin üzerine yaslayıp omuzlarını genleştirirken. O kadar güçsüz düşmüştü ki; zayıflamış, güçsüzleşmiş, vücudunun her tarafını uyuşmuş hissediyordu. Karşı karşıya bağdaş kuran iki adamın konuşması bütün Yami komutanları ve bazı subayları tarafından soluksuzca dinleniyordu... Gallier sessizliği bozdu.
Gallier: Bunu doğrulamanın tek bir yolu var, Neet! Grei olduğunu iddia eden arkadaşa sadece Grei'in cevap verebileceği bir soru sor lütfen.
Netero şaşkınlığını gizleyemedi ancak bir iki adım öne atıp işlemeli tavana bakmakla yetindi. Bir kaç saniye düşündükten sonra aklına gelen ilk soruyu sordu kurallara uymamasına rağmen...
Netero: Grei şu an en çok neyi merak ediyorsun?
Grei: Merak ettiğim birden çok soru var ama en önemlilerini soracağım net. 1) Bunca zamandır neden iletişim kurmadın seni geri zekalı? 2) Savaş ne durumda çok zaiyat var mı? 3) Arkadaşlarım iyiler mi? 4) Ve en çok merak ettiğim ise Malikah nerede?
