Okuduğu paragraftan etkilenip düşünmeye koyuldu; içeri giren teğmeni Buzzer'ın sesini bile duymadı. Buzzer ayaklarını sertçe birleştirip başını dikerek asker selamına durunca fark etti ancak onun çoktan yanına geldiğini. " Dalgınsınız komutanım? " diyerek yöneltti sorusunu Buzzer, bu hiç de ona göre bir hareket değildi; hep ama hep tetikte olurdu Netero. " Okuduğum bir paragrafa takıldım sadece." dedi Netero kitabın kapağını gösterdi hafifçe yukarı kaldırarak; Güç İstenci yazıyordu kapağında. Buzzer'ın ilgisini çekmişti ki " Sormam da sakınca yoksa ne anlatılıyordu komutanım?" dedi Buzzer biraz da çekinerek. Netero paragrafı ona okudu;
"Üstinsan daha soğuktur, daha az tereddüt eder ve "fikirlerden" korkmaz; saygı ve "saygınlık" erdemlerine, ayrıca "sürü erdemi olan" hiçbir şeye sahip değildir. Önder olamıyorsa tek başına ilerler... İletişim kurulamayan biri olduğunu bilir. Sıradan olmak onun için tatsız bir şeydir... Kendisiyle konuşmadığı zamanlarda bir maske takar. İçinde, yüceltmek ya da suçlamak mümkün olmayan bir yalnızlık taşır."
Ardından devam etti ikilinin konuşmaları
-- Sanki sizi anlatıyor komutanım.
- Hadi oradan, benimle iletişim kurulamadığını mı söylemeye çalışıyorsun şimdi.
-- Biraz, yani komutanım; sizin beyniniz sanki farklı çalışıyor, normalde insanlar birbirleriyle iletişim kurmaya açtır ancak siz günler boyunca tek kelime etmeden yaşayabiliyorsunuz. Gerekmedikçe konuşmuyor ve asla gündelik muhabbetlere girmiyorsunuz; sanki kendinizi bu ihtiyaçtan soyutlamışsınız...
- Gerekmediği için konuşmuyorum senin de söylediğin gibi, kendimi üstün gördüğümden değil. Ne için gelmiştin sen?
-- Komutanım elime bir rapor ulaştı sizi Başkomutan'a götürmemiz emrediliyor kısaca. Ökse ağcından kelepçe öneriliyor...
- Çağırsalar giderdim aslında, tutukla bakalım...
Diyerek ellerini uzattı, elleri üzerine Aura'yı bastıran bir kelepçe takıldı Buzzer tarafından, ki bu kelepçe ökse ağacından yapılmış çok basit bir yapıya sahip olan; sadece ve sadece bir tahta parçasından ibaret olsa da kişinin efsun yapmasını engelliyor ve tüm aurasını bastırıyordu. Buzzer Netero'yu önüne alarak ona Karargaha kadar eşlik etti; ardından mahzen'in girişinde Komutanın askerleri tarafından teslim alınan Netero çok geçmeden Gallier ve Genma'nın önüne çıkarılmıştı.
Genma: Geç otur şöyle.
Netero: Neden tutuklandığımı açıklayacak mısınız, yoksa size düşman sıfatıyla bakmaya başlayayım mı?
Gallier: Otur şuraya ve sesini kes ! Düşman sıfatıyla baksan dahi Ökse ağacını kıramayacağın için boş tehditlerini de kendine sakla. Oturursan anlayacaksın.
Netero: Bu acınası şeyden mi bahsediyorsunuz? Bende işe yaramıyor sanırım...Dedikten sonra Efsun yardımıyla ökse ağacını henüz bileklerindeyken eritmiş bedel olarak kullandığı havayı bile ardından tekrar yerine koymuştu, ancak bir taşkınlık yapmadan geçip sessizce yerine oturdu ve konuşmasına devam etti;
Netero: Zihnimi asla Genma'dan saklamıyorum, ki saklasam da bir faydası dokunmaz çünkü beynimin içinde benden hızlı hareket ediyor, neden sorgulamak yerine kafama girmesini istemiyorsunuz?
Gallier: Onunda sırası gelecek, sen önce şu soruya bir cevap ver Geto kim?Netero: Düşmanım.
Genma: Kendi öz amcan düşmanın mı yani?
Netero: Evet düşmanım. Babamı öldüren kimdi sanıyorunuz? O hükumet köpeklerinin hiç biri babamın gücüne erişemezdi onunla boy ölçüşebiliecek kadar güçlü ancak salak olan bir tek amcam vardı.
Gallier: Peki Geto neden savaşlara katılmıyor?
Netero: Can almak istemediğinden olduğunu söylüyordü ancak babamın canını gözünü bile kırmadan aldı, eğer bir gün savaş meydanına çıkarsa o adam benim, benden başkasına yaşatmam o zevki.
Genma: Doğru söylüyor ancak anlayamadığım bir şeyler var.Netero: Nedir ?
Genma: Amcan evinizi ateşe verdi galiba, babanı o sırada öldürdü ancak seni hayatta mı bıraktı? Bir de başka bir çocuk görüyorum alevlerin arasında adını bağırıyor.
Netero: Kısaca anlatayım olanları. Babam son zamanlarında akademiden eski arkadaşlarıyla hararetli telefon konuşmaları, ve yine öfkeli yüz yüze görüşmeler yapıyordu; ne konuştuklarını bilmesem de oluşan gerginlikten dolayı anlayabiliyordum. En çok da amcamla ters düşüyordu bu zamanlarda. Bir gün amcam babamın karşısına geçerek " Vazgeçmezsen görevimi yerine getireceğim!" diye bağırdı ancak babam ısrarla " Bizi kandırıyorlar, Onların eline geçmemeli !" dedi. Bu amcamın beklediği cevap değildi galiba ki babamın vücudundaki kanı hala damarlarında dolaşırken kaynattı ve onu içten dışa yaktı. Babam küçük kardeşine duyduğu sevgiden dolayı ne kendini savundu ne de amcama saldırdı; zaten ölümü saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. Ben tüm olaya tanık olduktan sonra amcamın üzerine yürüdüm ve ona saldırdım ancak beni ve annemi bayıltarak bizi yanındaki askerlere taşıttığını hatırlıyorum, evden çıkıp uzaklaşırken herkes bizim olduğumuz tarafa bakıyor ancak kimse bizi görmüyordu. Buna en yakın arkadaşım da dahildi, içeride kaldığımı ve yandığımı düşünerek içeri girmeye çabalıyordu. Onu uyarmak istediğimde konuşamadığımı fark ettim sanırım bu da amcamın efsununun bir parçasıydı. Bizi ülkenin diğer ucu olan Fiore'ye götürüp orada yıkık dökük bir eve yerleştirdiler, ve bize resmi olarak öldüğümüzü, cenazemizin yapıldığını, mezarlarımızın bile hazır olduğunu eğer gerçek kimliklerimizi açığa çıkaracak olursak gerekten o mezarlara gireceğimizi söyleyerek yıllarca durumumuzu izlediler... Annem ben 21 yaşıma girdiğim sene vefat etti, o ölünce bizi izlemeyi de bıraktılar, ne de olsa kalan tek kişi ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile olmayan, onların gözünde işe yaramaz bir gençti...
Galllier: Şamandan bahsediyormuş baban, gerçekten de ayrılma günümüzü görmüş olmalı, Erwin'in reankarnesi onların eline geçmemeli diyormuş...
Genma: Yani şamanın kim olduğunu biliyorlar?
Gallier: Sanmıyorum, bilseler çoktan gücünü mühürleyip Erwin gibi hasat etmeye başlamışlardı.
Netero: Nasıl yani şimdi İlk Şamanı öldüren sen değil misin?Gallier: Öldüren benim, ama bunu Onun isteği üzerine yaptım, hayatımdaki en zor andı.
Netero: Sen iyi tarafta mısın şimdi ben anlamadım, tam olarak ne oldu aranızda?
Gallier: Bu bilgileri öğrenmen için daha çok erken, ama şu kadarını söyleyeyim eğer Erwin'in reankarnesi olarak gelecek olan ortaya çıkarsa Enton chisai ile öldürmeni emrediyorum. En ufak tereddüt etmene bile izin vermiyorum. Eğer diğer 9'unun eline geçecek olursa ülkenin değil, dünyanın sonu gelir demektir bu...
*kitap alıntısı Frederick Nietzsche'den yapılmıştır. Bu bir atıf olup asla arak değildir...
