Rüya

391 41 0
                                    

       Gözlerini sıkıyor, soğuk soğuk terliyordu. Arkadaşları onda bir sorun olduğunu fark ederek yatağının başına toplanmış; Sina elini tutuyor, Leia ateşine bakıyor, Kairu uyanınca içmesi için su dolduruyor ve Aoda ise onunla konuşmaya çalışıyordu. Ankaların bütün çabaları boşa çıkarken Grei acılar içinde kıvranıyor, ara ara şoka girip kısa kısa kasılmalar yaşıyor; ağzından kan ve köpük geliyordu. Kairu hemen Grei'in gerçek kimliğini bilen şifacıyı çağırmak için okulun üst katlarında bulunan personel lojmanları bölümüne çıktı. Birkaç dakika sonra yanında okulun baş şifacısıyla geldiğinde Grei kendinden tamamen geçmiş, süregelen kasılmalardan bitkin düşmüş; artık sadece mırıldanıyordu. " Hayır! Onlar olmaz beni alın, hayır!" sürkli aynı cümleyi tekrarlamakta olan arkadaşlarının bu durumuna üzülen Sina ve Leia birbirlerine sarılırken Aoda endişesini tek başına uzaktan üzgün bir ifadeyle izleyerek yaşıyordu. 

     Şifacı durumunu kontrol ettikten sonra " Biri onu baskılıyor. Ama nasıl olur? " dedi ve tedavisine başlamak için Grei'i yatakta yarı oturur pozisyona gelecek kadar kaldırdı; Onu tutmalarını istediğinde Aoda ve Kairu biraz çekinseler de şaşkınlıklarından çabuk kurtularak Grei'i o pozisyonda tutmaya başladılar. Şifacı aurasını elinin etrafında görünür hale gelene kadar toplayarak gözlerini kapadı; maviden ince, yeşilden koyu iç enerjisini Grei'in sırtına bir şaplak kadar sertçe vurarak vücudunun içinden geçmesini sağladı. Grei bu şokun üzerine bayılmış, ancak biraz önceki haline göre oldukça rahatlamış görünüyordu. Şifacı " Artık korkmanıza gerek yok, sabaha kendine gelir. Yine böyle bir durum olursa çağırırsınız. Ayrıca uyanınca da haber verin görmeye geleyim. " dedikten sonra odadan çıktı. O gece Ankaların hiç biri uyumamış Grei'in etrafındaki yataklarda oturup sessiz sessiz nöbet tutmuşlardı. Sabaha kadar hiç birisi gerekmedikçe konuşmamış, her biri içinden çabucak uyanmasını dilemişti. 

                                                                                     ...

       Sabah olduğunda güneş ışıklarının odaya girmesiyle Kairu ayağa kalkarak " Evvet sabah oldu, Şifacı Amca sabah demişti. Hadi uyandıralım! " Diyerek Grei'i sertçe sarsmaya başladı. Diğerleri Dur demeye kalmadan Grei çoktan uyanmıştı...

      Gözlerini açtığında etrafında toplanmış arkadaşlarının endişeli ve beklenti dolu yüzleriyle karşılaşmıştı Grei. Bir sür gözlerini ovuşturduktan sonra kendine gelerek yatağında doğruldu; ancak o zaman fark etmişti arkadaşlarının gece boyunca uyumadıklarını, gözleri kan çanağına dönmüş altlarında halkalar oluşmuştu her birinin. " Neden uyumadınız? " diye soracak olduğunda dilindeki keskin acıyla karşılaştı birden, tüm vücudu o acı tarafından uyarılmış istemsizce gözlerini kısmıştı. Dilinde bir gariplik olduğunu o ana dek fark etmeyen Grei şişmiş dilini dişlerinin arasına alıp nazikçe durumunu kontrol ettikten sonra anladı ancak dilini ısırdığını. Konuşamadığı için işaretleriyle soruverdi arkadaşlarına ne olduğunu? 

Kairu: Bizi çok kokuttun haa! Sen nasıl rüyalar görüyorsun öyle?

Sina: Evet Kairu soru sor. Konuşamadığı halde sen hala sor Kairu?

Leia: Görünüşe göre hatırlamıyor. 
Aoda: Anlatalım diyeceğim ama öyle bir olay nasıl anlatılır ki? 

Leia: Grei aklını aç bana, neler olduğunu sana göstereyim. Hem belki dün gece neler olduğunu araştırma fırsatı da bulurum beyninde. Ne dersin?

    Grei eliyle " Gel " işareti yaptıktan sonra bilincini Leia'nın erişimine açtı. Leia içeri girdiği ilk anda fark etmişti değişikliği, Grei'in beyni tam anlamıyla bir savaş alanına benziyoru. Daha önce böyle bir şeyle hiç karşılaşmamıştı. Bir yandan olanları Grei'e gösterirken diğer yandan Grei'in gördüğü her ne ise onu araştırmaya başlamıştı; daha derinlere ilerledikçe karşısına çıkan duvarlar karşısında şaşkına uğrayan Leia bir şekilde bu duvarları Grei'in koymadığını biliyordu. Bu duvarlar daha güçlü bir varlığa aitti, ve aşmak onun için imkansızdı. Bir süre daha denedikten sonra dışarı çıkan Leia durumu arkadaşlarına iletmeye başladı. 

Leia: İnanılmaz, o kadar güçlü duvarları daha önce hiç görmemiştim. Grei'in ağaç düşünmek yerine duvar koymayı öğrenmesinin ardından yaptıklarından kat kat güçlülerdi. Aşmak imkansızdı ve onları eminim ki Grei koymamıştı...

Aoda: Nasıl yani kim koydu ki şimdi o duvarları?
Sina: Dün gece Grei'in aklıyla oynayıp onu bu hale sokan Habis kimse o belli ki!

    Grei konuşmaların takibini kaybetmişti çünkü Leia'nın gösterdikleri karşısında şoka uğramıştı. Kendisini o halde görmekle kalmamış Leia'nın duyduğu endişe duygusunun tamamını da hissetmişti. Rüyasını ve gece yaşananları hatırlıyordu elbet ama Leia'nın endişesini hissettikten sonra dün gece yaşadıklarını da anlatarak arkadaşlarını daha da büyük bir endişenin içine sokmak istemiyordu. Konuşamaması lehine olmuştu, çünkü uyandığı anda konuşabilseydi yaşadıkları endişenin farkında olmadığı için hemen anlatmaya başlayacaktı. Kendi benliği içinde çetin bir savaş vermiş, neredeyse ölümün eşiğinden dönmüştü; arkadaşlarını endişelendirerek bütün gece uykularını kaçırmıştı ancak en azından hala hayattaydı... 

...

ŞamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin