Grei hala kontrol sahibi değildi olanlar üzerinde, geriye bir adım atmak istese de önceki denemelerinde olduğu gibi yine başarısız olmuştu. Erwin bir kaç adım daha yaklaştıktan sonra Grei'e bulundukları anın kontrolünü tamamen eline aldı ve onları bembeyaz bir boşluğa taşıyarak konuşmasına devam etti.
Erwin: Hadi ver şunu diyorum.
Grei: Neyi istediğini bile anlamadım. Ne istiyorsun benden çıksana kafamdan.Erwin: Saçmalama. Bunun senin bedenin olduğunu mu sanıyorsun? Daha doğru düzgün kullanamıyorsun bile. Anılarını ve bedenini kontrol edemeyen bir zavallı bana emir veremez!
Grei: Ne istiyorsun?Erwin: Anahtarı istiyorum. Beni serbest bırakmanı istiyorum. Söz veriyorum eğer yaparsan seni asla baskılayıp yok etmeyeceğim. Bir asalak gibi zihnimde yaşamana izin bile verebilirim.
Erwin bu anda söylediklerinin ağırlığını bilerek arttırmış " asalak " kelimesinin üzerine basarak iyice vurgulamıştı. Grei'i kendi gücü üzerinde kontrol sahibi olmuş bir bedavacı, bir asalak olarak görüyordu hep...
Grei: Yani yerleri değişmeliyiz. Bedenin kontrolünü sen alacaksın, bense geride kalacağım öyle mi?
Erwin: Bir bakıma. Başka bir yolu olsaydı çoktan yok ederdim seni ama kendi rızanla vermen lazım anahtarı. İstemen yeterli, anahtar elinde belirecektir; ruhlar isteklere tepki verir.
Grei: Madem ruhlar isteklere tepki verir anahtar yerine zincirler istiyorum. Seni benliğimin en derinlerine zincirlemek istiyorum.
Erwin: Yapabileceğin şeyleri konuş.
Grei o anda bir sıcaklık hissetti bedeninde, bütün vücudunu sarıyordu omuzundaki ıslaklıkla aynı renge sahip bu sıcaklık onu Erwin'in boğucu etkisinden kurtarıyordu. Ne kadar etkilenirse bu renkten o kadar azalıyordu Erwin'in Grei üzerindeki etkisi. Gözlerini açtığında ilk önce göğsünde birleşmiş kolları fark etti, bir erkeğe ait değildi bu kollar; bu kadar ince ve narin olamazdı erkek kolları. Ardından tam karşısında duran Sina'yı fark etti; gözlerindeki kızarıklıklar, yanaklarındaki ıslaklık ve kısa kısa hıçkırması onu çemberdeki diğer arkadaşları arasında daha belirgin yapmıştı. Belli ki Grei'i böyle görmeye dayanamıyordu...
Grei doğrulup ayağa kalktığında çember çoktan bozulmuş bütün arkadaşları arkasına sıralanmıştı. Grei kendisini o çıkmazdan kurtaranın çember değil candis'in duyguları olduğunu biliyordu. Kendi kendisine çok kısacık bir zaman da olsa düşündü. Demek ki Ruhu'nu kontrol etmenin yolu duygulardan geçiyordu; ve bu kontrol aura'yı kontrol ettiği efsunlardan çok ama çok daha etkiliydi. Yanında dikilen subayının elini tuttu, ilk anda şaşkınlığa uğrayıp elini çekmek istese de Candis; Grei buna kesinlikle izin veremezdi, daha da sıkı tutmaya başladı elini Candis'in. Canını yakmamaya çok büyük özen gösterse de elini sanki hiç bırakmayacak gibi tutuyordu. Yami ordusuna hitaben yükses sesle bağırmaya başladı Grei:
" Ölüm! Acı! Kan! Göz yaşı! İntikam! Savaş! Sizce de yetmedi mi? Hala devam etmek istiyor musunuz bu saçma mücadeleye? Ne için öldüğünüzü bilmeden mi ölmek istiyorsunuz? Hala savaşmak isteyen varsa ölümü göze alarak saldırsın. Çünkü artık Şaman savaş alanında! "
Grei'in son sözleri Hükumet ordusunda istemsiz bir coşkuya ve sevinç çığlıklarına neden olmuştu. Motivasyonları yükselen askerlerin auraları artıyordu ve Gallier bunun farkındaydı ancak Erwin'i elinden kaçıramazdı, henüz olmazdı... Grei' kalkanı bozarak Yami kuvvetlerine doğru ilerlemeye başladı. İlk sıradaki askerler bir kaç adım geriye attıktan sonra bir arka sıradakilere çarparak durdular. Arkalarındaki askerlere çarpana dek geriye gittiklerinin bile farkında değillerdi çoğu. Grei yürürken konuşmasına devam ediyordu bir yandan.
" Sebep olduğumuz yıkımı birlikte düzeltebiliriz. Sadece el ele vermeliyiz, göreceksiniz ki mahvettiğimiz doğayı güzelleştirmek yıkmaktan daha güzel ve huzur verici. Asker olarak yetişti-!"
Sözünü tam da burada kesmek zorunda kaldı; çünkü gözlerinin gördükleri yüzünden nefesi kesilmişti. Karşısındaki kişi Net'di. Ta kendisiydi! Ne kadar büyürse büyüsün onu yürüyüşünden, duruşundan, etrafa yaydığı o üstünlük hissinden, sinir bozucu aurasından tanıyabilirdi. Kesilen nefesini toplayamadan seslendi " Net? "