Gömlek Önemli

762 59 2
                                        

Bana bir asır gibi gelen aslında yalnızca üç beş saniye olan süre boyunca Ahu'nun bacaklarında oyalanıyor gözlerim. Bu süre zarfında aklımdan geçenler hep tek bir noktada toplanıyor.

Gerçekten, yapmış olabilir mi?

Ellerim hızlıca dağınık saçlarımın arasına girip havalandırıyor onları. Elimle toparlayıp yüzümden çekiyor ve arkaya doğru atıyorum. Yüzüme vuran havayla sanki aklım da başıma geliyor.

Ne bu tripler Allah aşkına! Adam kimle isterse onunla onunla olur. Sanki üç çocuğumla ortada kalmışım gibi davranıp duruyorum salak salak. Yine de gözlerim karşımda duran kadının gözlerini bulduğunda hızlıca birkaç hesaplama yapmaktan kendimi alamıyorum.

Bugün, bu gömlek üzerinde değildi Aslan'ın. Pekala, demek ki o işi yapıp da Aslan'ın gömleğini giyme durumu gibi bir şey yok.

Yalnız o işi yaptıktan sonra illa çıkardığı gömleği giyecek diye bir zorunluluk da yok!

İçimden gelen sese kulak verip hafifçe başımı sallıyorum. Bu arada Ahu'nun hala kapıda bana baktığını gördüğümde bu sefer gerçek bir toparlanma seansına sokuyorum kendimi.

Buraya neden geldiğimi unutmamalıyım! O Aslan'ın işini bitirip defolup gitmeliyim. Akabinde de o adam ve bu kadın istedikleri her şeyi yapabilirler!

Iyk!

"Aslan müsait mi Ahu?"

"Sahra ne biçim soru o? Asaf abini duşa sokmaya çalışıyordum ondan geç açtım kapıyı. Aklına başka bir şey gelmesin lütfen."

Asaf abi ne be!

Yapmacık bir gülümseme ile Ahu'yu neredeyse iterek içeriye giriyorum. Meymenetsiz şey. Az önce ben içeriye girmek için bu şırfıntıdan izin mi istedim gerçekten!

Biri kafamı buzdolabına sokabilir mi!

İçeriye girip Aslan'ın siyah köşe koltuğuna uzandığını gördüğümde dudaklarımdan dökülen zayıf bir kıkırtıyı engelleyemiyorum. Omzunun üzerinden neredeyse iki katım kadar olan kadına bakıp gülümsüyorum.

"Asaf abimi duşa sokmayı becerememişsin sanırım, Ahu abla!"

Ahu'nun, yüzümdeki pis sırıtışı yakaladığında tüylerinin dikeldiğini hissediyorum. Hele o sondaki abla! Şu an itibariyle birbirimizi kara listeye aldığımızı ikimiz de biliyoruz ama sesimizi çıkarmadan birbirimize gülücükler fırlatıyoruz.

Asaf abiymiş!

"Ooo! Bakın kimler burdaymış!"

Aslan'ın sesiyle dikkatimi Ahu'dan alıp ona yöneltiyorum. Tek bir kapalı düğmesi bulunmayan gömlek bugün üzerindekinin aynısı. Rahat bir nefes çektiğimi hissediyorum içime. Bunun sebebini bilmiyorum elbette. Sadece, neyse. Bu kızı Aslan'ın yanına yakıştıramadım. Hepsi bu.

"Niye geldin sen?" Aslan ağzını yaya yaya benimle konuşmaya çalışırken yattığı yerden kafasını kaldırıyor. Sanki aklına bir şey gelmiş gibi, kaşlarını çatıp bakıyor yüzüme. "Nasıl geldin buraya? Pazar pazar o arabaya dokunduğunu söyleme bana!"

Aslan'ın yayık yayık konuşmasından ve evin içini bütünüyle saran kokudan anlıyorum olanları. Şu anda bu evin kapısında ateşle yaklaşmayın tabelası bulunmalıydı. Kesinlikle!

"Hayır Asl- Asaf abicim. Araba hala senin park ettiğin yerdedir muhtemelen."

Aslan ağzımdan çıkan hangi kelimeye daha çok şaşıracağına karar veremiyor gibi bakıyor yüzüme. "Asaf mı dedin sen bana?" Gözlerimi hızla kırpıştırıp yanımda duran Ahu'ya bakıyorum. Kadının kızaran yüzünü görmek dayanılmaz bir zevk veriyor bana. "Asaf mı? Asaf abi. Hah. Asaf abi." Bir şeyi idrak etmeye çalışır gibi arka arkaya sıralıyor kelimelerini ve anlamadığım bir şeyi keşfetmiş gibi kahkahalarla gülmeye başlıyor.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin