"Saçmalıyorsun."
Saçmalamıyordum. Önümdeki şişeyi kendimden biraz daha uzaklaştırıp bardağımdakiyle idare edeceğimi söylüyorum kendi kendime. Bu bulduğum yeni yöntem. Kendimi alkol komasına sokmadan, daha az düşünüp daha çok yaşamaya çalışıyorum. Aslan'dan sonra hayatıma nasıl devam edeceğimi bilmesem de kendimi öldürürsem buna en çok o üzülür diye alkolle arama mesafe koymaya karar verdim. Sahici olmak gerekirse bir daha alkol komasına girmeyi gözüm yemiyor zira şu mide yıkama zırvalıkları fena bir şeymiş.
Tek dikişte bitireceğim bardağı göz kararı üçe bölüp ilk yudumumu alıyorum. İdareli kullanmalıyım. Buna akşama ihtiyacım olacak. Masadan destek alarak ayağa kalkıyorum. Karşımda kollarını göğsünde birleştirip tek ayağını da hızlı hızlı sallayan Sevilay'a gülümseyip ayakta durabileceğime emin olduktan sonra ellerimi masadan çekip arkamı dönüyorum.
"Saçmalamıyorum Sevilay. Ben bu akşam Çırağan'da olacağım ve siz oraya adımınızı atmayacaksınız."
Elbette saçmalamıyorum. Onun gidişini kendi gözlerimle görmek zorundayım. İkna olmak zorundayım! Onun başka birine ait olduğunu bu aptal kafamın içine sokmak zorundayım!
Sarsak adımlarımla duşa yöneliyorum. Biraz soğuk suyun çözemeyeceği hiçbir problem yok diyorum kendime. Yeterince söylersem buna inanabileceğimi tekrar ediyorum. Soğuk su omuzlarıma değdiği an gözyaşlarım sıcacık akmaya başlıyor yanaklarıma. Ellerimle duvardan güç alıp üzerimden akıp giden suyun beni sakinleştirmesini bekliyorum.
Sakinleştirmiyor.
•••
Herhangi bir polis kontrolüne yakalanmadan bulduğum ilk kuaföre giriyorum. Elbisemi gösterip uygun bir şeyler yapmasını istiyorum. Öyle topuza falan gerek yok. İnsan içine çıkılacak bir şey olsun diyorum. Tanımadığım adam burun kıvırıp bakıyor yüzüme ama kararlı olduğumu görünce herhangi bir şey söylemeden işini yapmaya başlıyor. Hayatımda ilk kez gördüğüm adamın bile bana bu muameleyi yaptığını görünce Nurşen Abla'ya gitmemekle nasıl mantıklı bir karar verdiğimi anlıyorum. Onun söylenmelerini çekecek güce sahip değilim ne yazık ki.
Saatler sonra tamamen hazır olduğumda kuafördeki kızın yardımıyla giyiyorum elbiseyi. Korka korka gözlerimi açıp aynaya baktığımda karşımda duran kadına gülmemek için elimle ağzını kapatıyorum.
Benim parmaklarımın arasından çıkıp Aslan'ın müthiş zekasıyla birleşince harikalar yaratan ve aslında mezuniyetimde giymem gereken elbise üzerimde dururken tam da bir hanımefendi gibi görüyorum kendimi. Ne hanımefendi ama! Hayatı parmaklarının arasında süzülüp giden ve gittiğinden emin olmak için kendine işkencelerin en büyüğünü reva gören asil bir hanımefendi!
Dudaklarımın arasından terbiyesiz bir küfür savurup fatura adresi için şirketin kartını tutuşturuyorum ellerine. Aslan Bey, kendi düğünü için biraz masraf yapıversin değil mi ama. As markasını görünce gözleri açılan kadının ağzına bir tane yapıştırmamak için kendimi zorlayıp çıkıyorum kuaförden. Arabamın kapıya getirildiğini görünce ilk önce köşedeki free shopa uğruyorum. Başlarım alkol komasına! Bu gece kabullenmem gereken bir mevzu var!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FanfictionAslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum. Onun üzerindeki sakinleştirici etkimin farkındaydım ama bu kendime sakladığım küçük bir sırdı. Şim...