Yattığım yerde izlediğim tavan bulanıklaşmaya başlamadan hemen önce beynimin kalan son hücreleriyle tavanın ne kadar çirkin bir renk olduğunu düşünüyorum. Bunu bir ara Sevilay'a söylesem de boyatsa diye düşünüyorum. Her şeyi boyasak ve bütün kusurları kapatabilsek keşke.
Yattığım yerden yanımda duran şişeye uzanıp büyükçe bir yudum alıyorum. Günleri kestiremiyorum ama bir haftayı biraz geçti galiba.Bir haftadan fazladır burada böyle yatıyorum. Arada Sevilay geliyor bazen Meriç. İlk zamanlarda yaptıkları gibi daha fazla içmemem için beni uyarı yağmuruna tutmuyorlar. Bir işe yaramadığını anladılar galiba.
Yattığım yerde sağa dönerken başıma giren korkunç ağrı ile sarsılıyorum. Kafam bulanmaya başladığına göre bundan sonra içtiklerimi asla hissetmeyeceğim. Hissettiğim tek şey acı olacak.
Acı derken, kalbimdeki ince sızı olayından bahsetmiyorum. Eyvallah sızının dik alası kol geziyor iç organlarımın arasında. Ama bildiğiniz kemiklerim acıyor. Sızım sızım sızlıyor. Göz kapaklarım uykusuzluktan ve ağlamaktan artık istesem de kapanmıyor. Estetik ameliyat geçirmişim gibi bir burunla yaşıyorum. Dudaklarım ağlarken dişlemekten yara bere içinde. Kaç gündür duşa girmediğimi bile bilmiyorum.
Umursamıyorum.
Hayatım komple alıp başını giderken, kafa tasımın içindeki orkestrayı umursayamıyorum.
Ne kadar sarhoş olursam olayım sızıp kalmadıkça aklımdan gitmeyen adam canlanıyor yeniden gözümün önünde. Kaldı ki sızıp kaldığım o birkaç dakika içinde de rüyalarımın başrolü olmaktan asla vazgeçmiyor. O merdivenleri inip önümde duruşu. Gözlerine oturan hayal kırıklıklarının cisme bürünmüş gözyaşı hali. Uğruna kalbimi söküp kenara koyabileceğim yeşillerinin etrafındaki kırmızı halkalar. Kollarını iki yana açıp sürpriz diyor Aslan. Ben geldim. Başka bir şey demiyor. İkimizin de gözleri birbirimizin yüzünde dolaşırken bundan ilk vazgeçen o oluyor.
Aslan bizden vazgeçiyor.
Büyük bir yudum daha içip elimi keçeleşmeye yüz tutmuş saçlarımın arasına daldırıyorum. Gözyaşları sicim gibi akmaya başlarken çekiştirip duruyorum saçlarımı. Saçlarımı yolup bitirsem ne olacak diye düşünüyorum. Aslan'ın çıplak göğsünde dağılmadıktan sonra benim kafatasımı sarmalamasana ne gerek var!
Çığlıklarıma sertçe açılan kapının sesi doluyor muhtemelen ama ben duymuyorum. Sevilay ve Meriç koşarak yatağa gelip ellerimi saçlarımın arasından çekmeye çalışıyor. Bir ara Meriç'in bir küfür ettiğini duyuyorum ama umrumda bile olmuyor. Sevilay yanımdaki şişeyi alıp odanın bir köşesine fırlatırken Meriç'in beni kucağına almaya çalıştığını fark ediyorum. Ellerimi saçlarımdan çekip ona vurmaya çalıştığım sırada gözümün önüne Aslan'ın annesi geliyor bir kez daha. Bayılarak alığım o kırmızı kanepeden kalkarak önüme yaklaşıyor. Ahu hamile diyor. Evlenecek onlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FanfictionAslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum. Onun üzerindeki sakinleştirici etkimin farkındaydım ama bu kendime sakladığım küçük bir sırdı. Şim...