Şimdi De Kehribar Diyorum!

711 67 4
                                    

"Aslan şöyle demeyi ne zaman bırakacaksın çok merak ediyorum gerçekten."

Elindeki rakı bardağını masaya bırakıp tek kaşını kaldırarak yüzüne bakıyor.

"Neyi bırakacakmışım?"

"Güzellik tanrıçam nedir Allah aşkına!"

Aslan omuz silkip balıklarımızı getiren çocuğa başıyla teşekkür ediyor. Sanki ben hiçbir şey söylememişim gibi balığın yanında tabağa koydukları limonu küçük parçalara ayırıp ikimizin tabaklarını değiştiriyor ve aynı işlemi kendi önündeki tabağa yeniden uyguluyor.

"İsminin anlamı bu. Bilmiyor musun?"

Aslan'ın az evvel küçük parçalara ayırdığı limoncukların ve hemen yanındaki rokaların üzerine bolca tuz atıp bir tane limonu da ağzıma atıyorum. Yatısına gideceğim bu muazzam tat ağzımın içinde yayılırken Aslan'ın çatılmış kaşları ile karşılaşıyorum.

"Çok tuz yiyorsun Hera! Kör olacaksın. Zaten uyuz bir şeysin, bir de kör olsan iyice nalet olursun; hiç çekilmezsin. "

"Aslan maşallah ağzından bal damlıyor canım."

Karşılıklı gözlerimizi devirip balığın kuyruk tarafına bir çatal vuruyorum. Ahh, şu mevsimde yemelere doyamadığım canım lüferim!

Sonunda kavuşacağız!

"Hera! Kaç kere diyeceğim sana şunu çatalla yeme diye. Mundar ediyorsun canım balığı!"

Haklı olması sinirimi bozarken inat etmek işime gelmeyeceğinden bırakıyorum çatalı ve küçük bir parçayı ağzıma atıyorum. Balık lokum gibi ağzımın içinde erirken, " Merhaba! Ben birkaç saat önce şuralarda bir yerlerde yüzüyordum!" Diye haykırıyor adeta.

Yaşadığım zevk dalgasından kurtulmayı başardığımda en az benim kadar mutlu olan adama çeviriyorum bakışlarımı.

"Yalnız ailemin muazzam bir kafası varmış. Bence kesin Yunan falanımdır ben biliyor musun."

Aslan ağzındakini çabuk çabuk yutmaya çalışırken bir yandan da bana cevap veriyor.

"Neden öyle dedin? Bence sizinkiler çok zeki insanlarmış. Sana koyulabilecek en güzel ismi bulup koymuşlar."

Söylediği şey hoşuma gidince keyifli bir kıkırtı dökülüyor dudaklarımın arasından. Aslan'ın gözleri birkaç saniyeliğine dudaklarımda oyalanıp yeniden gözlerime dönerken önümdeki rakıdan bir yudum daha alma ihtiyacı duyuyorum.

"Ne bileyim Aslan. Ben çocuğuma bir tanrıça ismi falan koymazdım herhalde."

Konu dikkatini çekmiş olacak arkasına yaslanıp gözlerimin içine bakıyor uzun uzun.

"Öyle mi. Merak ettim doğrusu. Siz ne tercih ederdiniz acaba küçük hanım?"

Aslında bu konuyu hiç düşünmemiş olduğumu Aslan o soruyu sorunca anlıyorum. Birkaç saniye düşününce aklıma sadece tek bir şey geliyor.

"Yani isim olarak hiç düşünmedim ama, benimle ya da babasıyla uyumlu bir ismi olsun isterdim. Bize ait olduğu belli olsun diye yani."

Gözleri yüzümdeki gülümsemede takılı kalan Aslan biraz sonra başını sallıyor yavaşça. Anladığını belli etmek istercesine. Bir lokma balık alıp konuşmaya devam ediyor.

"Yine de bence ismin harika. Tam olarak seni ifade ediyor. "

"Aslan! Utandığımı fark ettin üzerime geliyorsun değil mi! Ayrıca rica edeceğim annemlerin yanında bana Hera deme. Kadın nasıl üzülüyor görmüyor musun!"

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin