Çalan alarmı elimle kapatıp şakaklarıma inceden bir masaj yapıyorum. Güne bu saatlerde başlamadığım taktirde asla hiçbir şeye yetişemediğimi anladığımdan beri güneşle beraber uyanmayı huy edindiğimden fazla huysuzlanmadan doğruluyorum. Yanımda yatan adamın kürek kemiğine bir öpücük bırakıp doğrularken Aslan'ın mırıltılarını duyuyorum. "Çok erken daha. Devam et sevgilim." Aslan'ın söylediğim şeyi duymadığından emin bir şekilde gülümseyip yataktan kalkıyorum ve çocukları tek tek dolaşıp hala uyuduklarına emin olduktan sonra duşa giriyorum.
Hayatımın akıl almaz bir hızla akmaya başladığı zamandan beri duş benim için bir lüks olmaktan çıktığından on beş dakika içinde saçlarım kurumuş ve giyinmiş bir halde mutfakta buluyorum kendimi. Üzerimdeki krem dantel elbisenin beline bağladığım vişne çürüğü kemeri düzeltip makineden yükselen sesle hazır olduğunu anladığım kahveme uzanıyorum. -Evet kahveme.-
Günün bana ait son yarım saatinde kahvemi yudumlarken telefondan maillerimi kontrol ediyorum. Meriç'ten gelen bütçe mailine şöyle bir göz atıp çıkıyorum. Bütçenin herhangi bir açık vermediğiyle alakalı bir mail sanıyorum. Zaten bir sorun varsa öğleden sonra geldiğinde detaylı bir şekilde konuşuruz diye düşünüyorum. Birkaç sipariş mailini ilgili departmana iletip boşalan bardağımı bırakmak için ayaklanıyorum. Mutfağa girdiğimde Ayşe Abla'nın poğaça hamuru yoğurmaya başladığını görüyorum. "Günaydın!" Ayşe Abla unlu elleriyle bana dönüp gülümsüyor. "Günaydın ablacığım! Hera kahvaltıda çok seviyor diye azıcık yapıvereyim dedim hemen! Araf da bir tek bunun içinde yiyor peyniri malum." Gülümseyip başımı sallıyorum. "Teşekkür ederim abla ellerine sağlık. Ben gidip bir uyandırayım çocukları madem." Mutfaktan çıkıp merdivenlere yöneldiğimde küçük ahşap çerçevelerin içinde gülümseyen suretleri izliyorum aynı gülümsemeyle. Azra'nın mezuniyet fotoğrafına bakınca gülümsemem büyüyor.
Bu fotoğrafı çekip buraya asan adamın parmaklarından dökülen elbisemin minik bir versiyonu kızımın üzerindeki yerini de almıştı ve sonra üzerinde yaptığım ufak dokunuşlarla ArAs'tan piyasaya sürülmüştü.
Birlikte ortaya çıkardığımız ilk tasarım değildi elbette ama üzerinden para kazandığımız ilk işti. Bundan olsa gerek yıllardır ufak değişikliklerle en az üç renginin küçük hanımlar için piyasadaki yerini alması.
ArAs.
Aslan'ın şirketine yıllar sonra ilk defa gittiğim o gece asansörde düşündüğüm gibi Meriç ile birkaç gün içinde görüşmüş şirketin Türkiye'ye naklini gerçekleştirmiştik. O dönem hayatımdaki bir sürü şeyin hızlı hızlı yaşandığı zamanlardı. Ailelerle yüzleşme, boşanma ve tabii evlenme.
Çok yoruluyordum. Çok yoruluyorduk ve dinlenebildiğimiz tek an birbirimize sarılıp kaldığımız birkaç dakikayla sınırlı kalıyordu.
İlk kıyamet Araf'ın Meriç'in oğlu olmadığını öğrendiklerinde kopmuştu. Sonraki kıyamet ise bizzat sevgilim tarafından koparılmış ve annesi ilelebet hayatımızdan çıkarılmıştı. Aklıma dolan görüntüler geçen zamana rağmen beynimi karıncalandırıyor ve ben aldığım derin nefesle bundan kurtulmayı deniyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FanfictionAslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum. Onun üzerindeki sakinleştirici etkimin farkındaydım ama bu kendime sakladığım küçük bir sırdı. Şim...